Sanatın insan yaşamındaki yerine geçmeden önce tarihte kısa bir yolculuk yapalım istiyorum. Şöyle topu topu birkaç bin yıllık..
Şimdi gelin bir soyutlama yapalım; varsayalım nasıl olduysa birdenbire belirsiz, ürkütücü, meçhul bir yere ışınlandık. Binlerce yıl öncesindeyiz. Gece yarısı, zifiri bir karanlıkta, balta girmemiş, tüyler ürpertici bir ormandayız. Asap bozucu, acayip hayvan çığlıkları ormanın gizli homurtusuna karışıyor. Biz, birbirimize sokulup o insanın kanını donduran seslerin kaynağına doğru yürüyoruz. İnsanın tüylerini
diken diken eden tam tam sesleri, gırtlaktan çıkan canhıraş feryatlarına karışıyor. Sık ağaçların, gür çalılıkların arasında ateş kıvılcımları seçiliyor. Korkunç, kocaman gözleri olan yaratıkların silueti görülüyor. Bizler korkudan ve meraktan küçülmüş bir top yumağı halinde o gür çalılıkları aralıyoruz ki birden... HEYYY!
AŞILAMAYANLAR
Ölüm, elinde kocaman saati
Beni gözlüyor
Yanlış zamanda yanlış yerde doğmak
Ölümü gönendiriyor!
Ölüm, ben yeniden âşık oluyorum
Artık aşamadığın bu yalçınlığı dolan dur
Diyarbekir surları gibi kavi
Zor girersin yüreğimden içeri!
Bakın ben olayı biraz dramatize ettim; ama sözünü ettiğim o yakılan ateş ve ateşin çevresinde ritmik hareketlerde bulunan ve yüzlerine masklar takmış, boyalar sürmüş, ayrıca hayvan postlarına sarınmış insanların yaptığı bir av töreni ayini. Avdan önce yapılan ve kabile fertlerini birbirine kaynaştıran, avcıların moralini yükselten, yabani hayvanlara karşı, başarılı olmayı sağlayan bir ayin. Bu ayinde büyü, şiir, dans ve tiyatro var. Büyücü, kanatlı sözler söylüyor. Kabile savaşçıları ellerinde baltalar, ok ve yaylarla ritmik hareketler yaparak ateşin çevresinde dönüp duruyorlar. Savaşçılar, alanın ortasına bıraktıkları yırtıcı hayvanları mızraklıyorlar. O hayvan postlarına bürünmüş olanlar da savaşçılar. Bununla ayinden sonra çıkacakları avda yırtıcı hayvanları avlayabileceklerini, alt edebileceklerini göstermiş oluyorlar. Bu da onları daha bir güçlendiriyor. Hem kaslarını güçlendiriyor, hem de onları daha bir yakın kılıyor birbirlerine. Ve gerçekten av, daha başarılı da geçmiş oluyor.
YENİDEN VE YİNE
Anılarla yüklü bir yerde
Aynı kışkırtıcı şarkılar
Israrla sürüyor yeniden
Güzelim âşkları üzerimize…
Hey, yeniden hey!
Bak Amed’in mehtabı bizsiz doğmuyor!
Bak yeni şarkılarla yeni âşklara gebe!
Bak yüreğimiz yeniden hey!
Yaşamak için ayakta!
Hep beraber ve kelebek inceliğinde
Hey, yeniden ve yine!
Sanatın kökeninde büyü var. İşte sanat, insanlığın yazgısını paylaşmıştır. İnsanın
doğaya karşı savaşımında ciddi bir silah olarak kullanılmıştır. İnsanın var olma mücadelesinin ürünüdür. Var olanla yetinmeyen, sürekli daha iyisini daha doyumlusunu isteyen insanoğlunun ölümsüzlük aracıdır. Doğanın o geçici olan doğasına, bütün engellere ve kahredici ölüme meydan okumadır. Gılgamış’ın
peşine düştüğü ölümsüzlük otudur. Yerine göre de Sokrat’ın içtiği baldıran zehridir.
Ölümün kollarında da olsa, ölümle dişe diş bir savaşımda da olsa bir ölümsüzlük çağrısıdır o. Sanatın bir ayağı bilimsel zemindedir, bir ayağı da bilimin ulaşamadığı sonsuzluktadır. (ARDI VAR) 5 Kasım 1999/ ROJA WELAT
AŞKI OLMAYANIN ŞİİRİ OLMAZ (Gazete ve Edebiyat Dergileri Yazıları 1994-2018)
J&J YAYINLARI - 2018
KALBİM SENİ İSTİYOR!
Ahlak konusunda ahkâm kesmekten bıktım
Bari bir işe yarasa
Ne gezer
Feodal bir geçmişten süzülen acı su
Olsa olsa
Saksıda zakkum çiçekleri…
Muhasebeci mükellef arar
Bankacı mudi
Avukat müvekkil
Ben şairim, âşk ararım
Yoksa şairliğimden olurum!
Düşlerle de kandıramıyorum kendimi
Varsın tüccarlar müşteri kollasın
Kalbim seni istiyor
Esin perilerimi uyandıran güneş
Kalbim ısrarla seni!
Millet neyin peşinde, ben neyin peşindeyim
Bir lüzumsuz işler koordinatörü
Ölümün anayurdu olan bir ülkede
Ben sevgi ve şiir arıyorum
Çölde mecnun olsam daha iyi yani!
Varsın tüccarlar müşteri kollasın
Kalbim, seni istiyor
Seni ey hayatı zenginleştiren güzel
Kalbim, ısrarla seni!
Aydın ALP
YÜREĞİNİZİN KAPILARINI KIRACAĞIM – J&J YAYINLARI – 2019
Şubat ayında, gariban okullarımıza kavuşacağımız dönemin, pandeminin yatıştığı bir dönem olmasını diliyorum. Yoksullukların ve yoksunlukların olmayacağı bir gelecek adına sevgiler, saygılar sunuyorum. Önümüzdeki hafta, yazının ardında buluşmak dileğiyle…