Sakarya’da yaşanan ırkçı vahşet; öncelikle insan olamama, beynini, vicdanını kullanamama olayıdır. Ve ne yazık ki toplumumuzda bu aymazlık, kitlesel boyutlara ulaşmıştır. Bu toplum için bir alarm çanıdır!
Kendi halinde yaşayan güzel insanları, hiç tanımadığı halde, öldürebilecek kadar kinli ve sapık ruhlu kafatasçılar yetiştiren bu düzendir asıl suçlu olan! O aşağılık katilin kendisi bile ırkçılık mikrobundan kudurmuş, zavallı bir kurbandır! Katilin yaşamına, varsa, ailesinin durumuna bir mercek tutulsa, karşımıza müthiş bir dram çıkacağı kuvvetle muhtemeldir.
İnsanları yoksulluğa, yoksunluklara, cehalet ve çaresizliğe iten düzen; tepki kendine yönelmesin diye “günah keçisi” yaratıyor! Vur abalıya misali onları hedef gösteriyor! Irkçılığın, bağnazlığın boyutlandığı her yerde bu böyledir! Irkçılık vebasına tutulan hiçbir toplum; iflah olmamış ve ayakta kalamamıştır!
Toplumsal bir yaramız var ve kanıyor! Bir halk; diliyle, kültürüyle yok sayılıyor! Bu alçaklık, 21. Yüzyılda sürdürülebilir değil. Mızrak çuvala sığmıyor! Batı’ya her gittiğimizde bu sevgisiz, kinli bakışlarla karşılaşmak; kahrediyor insanı! 21. yüzyılda, önceki yüzyıllarda bile yaşatılamayacak acılara bir halkı mahkûm etmenin bedelleri telafi edilemez olur! Bir arada yaşama becerisini geliştirmeyen toplumları bir arada yaşatmamaya kararlı yırtıcı güçler var! “İki kuşun kanatlarını birbirine bağlasanız, dört kanatlı oldukları halde uçamaz!” Toplumun kanatlarını kırmasın kimse! Yeter, yeter, yeter!
Kereste kafalı ve talaş beyinli bu kadar çok ırkçı ve bağnaz varsa, art niyetli güçler istedikleri anda toplumsal bir yangın çıkarabilir. Bu durum, toplumsal yapımız için müthiş bir tehlikedir! Toplumsal tarihimiz, böylesi dehşet verici utançlarla doludur! Ve bu alçaklıkların vebali büyüktür! Hiç sorulmadı ve bundan sonra da sorulmayacak sanılmasın! Toplumların da acılardan ders çıkardıkları anlar vardır ve bu, karanlık güçler için bir sondur!
Irkçılık mikrobunun kaynağı; bu aşağılık zihniyeti üreten, kahredici faşizan düzenlerdir! Barışı, huzuru, bilimi, üretme ve paylaşmayı, eşitlik ve özgürlüğü isteyen milyonlar; ellerimiz bir meşale yapmalıyız ve karanlıklara tutmalıyız! Hukuksal olarak eşitlik ve özgürlüğün olduğu bir toplumda, beni başkalarının mutluluğundan sevinç duyan inanlarla mutluluğunun başkalarının mutsuzluğu üzerine kuran kötü insanlar arasındaki ayrım ilgilendirir. Ne yazık ki bu düzeyden çok uzaktayız daha!
“bir kehânet gibi çıkıyor bu sözler ağzımdan:
kahramanların adak olduğu yollarda
taşlanan aşklara siper olmak
bir büyük suçtur ve erdem
adam olmak risklidir her zaman
“hevalno hoooo″
bir bize kalmış inkâr edilmek
aynı topraklarda ayrı kılınmak bir bize
şarkılarımız ki buluşamamış notalar sürüsü
gözlerin yumuşak martıları, yanaklardan süzülür
aynı çağı yaşadığımız koca bir yalan
her coğrafyada ayrı bir takvim
yüz yüze olduğumuz mevsimler ayrı ayrı...
…
ben şimdi
soluk bir mavinin gerçeğini söylüyorum
insanlar gök soylu sanmayıp dursun
bir kitap olmamız gerekirken
ve halen de aymaz
sayfa sayfa...”
Aydın ALP/ RUHLAR MAHŞERİ
Kahrolsun zalimlikler! Özgürlüğün sevincini yaşayacağımız günler dileğiyle sevgiler, saygılar…
Aydın ALP 23 ARALIK 2018 DİYARBAKIR