Bu kadar sıkıntılı geçen gündemler arasında dolunayın yarattığı görsellik medyada farklı bir gündem oluşturdu. Birçok fotoğraf sanatçısı her zaman yakalanamayan bu anı kameralarına yansıttılar. Dünyanın üzerinde bir fener gibi asılı duran ay farklı evreleriyle insanları her zaman etkilemiştir.
Ay birçok kültürde tanrılar, tanrıçalar ve doğaüstü güçlerle ilişkilendirilmiştir. Hatta bazı mitolojilerde Ay tanrıçası Selene ve Roma mitolojisinde Luna ayın ilahi sembolü olarak kabul edilmiştir.
Ayın insan ve dünyadaki doğal yaşam üzerinde ne tür etkiler yaptığı konusu her zaman gündeminde olmuştur.
Ay bunların dışında edebiyatçılara da sürekli ilham kaynağı olmuştur. Romantik dönemin şairleri eserlerinde; yalnızlık, içsel düşünce ve doğayla bağını çok sıkça işlemişlerdir. Melankolik ruh hali ve insanın içsel hesaplaşmalarında metafor olarak kullanılmıştır. Dolunayın yalnızlık hissini pekiştirdiği ve bireyin içsel dünyasını yansıttığı düşünmektedirler.
Doğaüstü hikâyeler ve mitolojilerde önemli bir figür olan ayı şairler ve yazarlar, ayı büyülü ve gizemli bir figür olarak kullanmışlardır. Mesela William Şhakespeare Bir Yaz Gecesi Rüyası adlı eserinde aşkın, yanılsamaların ve doğaüstü olayların bir sembolü olarak ele almıştır. Edgar Alan Poe ise şiirlerinde korku, bilinmeyen ve gizemli olaylarla ilişkilendirmiştir.
Aşk şiirlerinde romantizmin ve tutkunun bir sembolü olarak ortaya çıkmıştır. Âşıkların buluştuğu geceyi aydınlatan bir kaynak olarak görülmüş, Ahmet Hamdi Tanpınar şiirlerinde ay, aşk ve içsel huzurun simgesi, Nazım Hikmet de ‘Davet’ isimli şiirinde toplumsal değişimin ve özgürlüğün sembolü olarak kullanmış, ayla ilgili imgeleri yalnızca bireysel bir duygu durumunu değil toplumsal ve evrensel idealleri yansıtmaktadır. Yahya Kemal Beyatlı da İstanbul’un gece manzaralarının vazgeçilmez bir unsuru olarak betimlemiştir. Fransız şair Paul Verlaine de ‘Ay Işığı’ adlı şiirinde, zamanın ve anıların kırılgan doğasına vurgu yapmıştır.
Ay, kadınlık ve doğurganlıkla da ilişkilendirilmiştir. Virginia Woolf ‘Mrs. Dalloway’ adlı romanında ayı kadın kahramanın içsel dünyasıyla ilişkilendirmiştir.
Kısacası ay doğanın bir parçası olarak aşkı doğayla bütünleştirir. Aşkın doğal ve evrensel bir duygu olduğunu pekiştirir. Bu yüzden romantiktir. Hem bireysel hem de evrensel temaları derinleştiren bir sembol olarak, edebiyatçılara ve şairlere çok güçlü ve sonsuz bir ilham kaynağı olmuştur.