Tigris Haber- Merhaba
Söze dolaysız giriyorum. Günümüzde bazı metropoller, hatta megapoller mezra bile değilken Diyarbakır bin yılların kentiydi. Ve Diyarbakır, hiç de lanse edildiği gibi yok karpuzu yok akrebiyle falan tanınan bir kent değil. Yüzyıllardan bu yana şairleriyle, yazarlarıyla, düşünürleriyle tanınan bir kenttir. Yüzyıllardan bu yana insan beyninden, yüreğinden, parmaklarından süzülüp gelen bir ulu ırmak çağlıyor bu topraklarda. Bu özellik, genlerimize işlemiş. Şimdi de yazan hem de sıkı yazan şairleri, yazarları var. Üstelik yoğun, yıpratıcı çabanın, hiçbir getirisi olmadığı halde. Üstelik her tür riski olduğu halde! Evet, Diyarbakır sanatsal potansiyeliyle, birikimiyle, geleneğiyle ne Gaziantep’e ne Mersin’e ne Kayseri’ye benzer. Ve Diyarbakırlı bir şairin, yazarın, sanatçının; bütün dünyaya söyleyecekleri var. Söyleyeceklerimiz şimdilik acı sosuna batmış olsa da.
“Dostuna yarasını gösterir gibi
Bir salkıma söğüde su verir gibi”
Ahmed ARİF
Evet, yazmak bir bakıma acıyı paylaşmak demektir. Başka neyimiz var ki zaten? Acı paylaşılınca azalır, sevinç paylaşılınca çoğalırmış. Sevinci bulursak, paylaşmaya sözümüz olsun!
….
Bu çağın adamı değilim ben
Güneşle yıkanan dünyamız nerede?
O gülüşlerin tomurcuklandığı mevsimler
Aşkların o yalın yürek çağları
Nerede günebakanlar, güller ve papatyalar?
Yüreğimde açmayı sürdüren akasyalar nerede?
Bu çağın adamı değilim ben
İz sürücüsüyüm yıldızların
Çifte yürekli cengaverlerin ardılı
Ah, kalbim şimdilerde yana yakıla
Bu lanet, göz alıcı, dikey dünyaya
İçli, yatay şarkılar söylüyor kalbim
Aydın ALP
Şimdilik bu yazı, bir şair merhabası olsun. Sonra bir yazar merhabası, daha sonra bir öğretmen merhabası, daha daha sonra nasıl bir merhaba olacak ben de bilmiyorum. Sağlıcakla…
5 KASIM 2018 DİYARBAKIR