TİGRİS HABER - SES Diyarbakır Şubesi, pandemi sürecinde canla başla çalışan sağlık emekçilerinin yaşadığı sorunlara dikkat çekerek taleplerini sırladı. Diyarbakır Çocuk Hastalıkları Hastanesi önünde yapılan basın açıklamasını SES Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Şiyar Güldiken okudu.
Sağlık emekçilerinin sorunlarına ilgili kurumlar ilgisiz
Açıklamada, pandemi sürecinde sağlık emekçilerinin iş yükünün arttığına dikkat çekilirken, enfekte olan sağlık çalışanlarına değinilerek, “Salgının başından beri tek dileğimiz pandeminin topyekûn bir mücadeleyle sönümlemesi için engellerin ortadan kaldırılması, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin işyeri ve can güvenliğinin sağlanması moral ve motivasyonlarının arttırılması için gerekli düzenlemelerin yapılmasıydı. Bunun için sendikamız Sağlık, Aile ve Sosyal Hizmetler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıklarına ve YÖK'e defalarca yazı yazmış ve işyerlerinde verilmek üzere dilekçeler hazırlanmış, sorunların çözümü için çaba harcamıştır. İlgili kurumların sessiz kalarak, cevap vermeyerek, düzenleme yapmayarak takındıkları tutumlar sendikal hak ve özgürlüklere, taleplere değer vermediklerini, tarafı oldukları uluslararası sözleşmeleri, Anayasa ve kanunları hiçe saydıklarını kanıtlamıştır. Sağlık Bakanlığı görüşme taleplerimize cevap bile vermezken yetkili sendika başkanlarıyla görüşmelerindeki samimi pozlarla tarafsız olmadığını ve tarafını belgelemiş, yetkili sendikadan umut bekleyen sağlık emekçilerine de sorunların çözümü konusunda da net bir mesaj vermiştir” denildi.
Ek ödemede adaletsizlik
Sağlık çalışanları için “eşit işe eşit ve adil ücret” talebinin dile getirildiği açıklamada, “Çalışanların eğitim durumu, kıdemi, mesleki bilgi ve beceri düzeyi, tecrübesi, sorumluluk yüklenme kapasitesi, çalışma koşullarının zorluğu gibi etmenler gözetilerek benzer fedakârlıklara katlananlara eşit ücret ödenmesi sosyal adalet yani nimet ve külfetlerin toplumda adil bir şekilde dağıtılması sağlanmalıdır. Sosyal adalet ve sosyal denge ile çalışanlar arasında hakça paylaşım yapıldığı konusunda genel bir tutum oluşturulması gerekmektedir. Şimdiye kadar yapılan ek ödeme genelgeleri emekçilerin refahını ve kazancını çoğaltmamakta, sağlık emekçileri arasında iş barışını bozmaktadır. En son yapılan ek ödeme genelgesiyle; Covid kapsamında görev yapan uzman hekimle hemşire arasındaki ek ödeme ücret açıklığı 8,4 kattır. Covid dışında görev yapan uzman hekimle hemşire arasındaki ek ödeme ücret açıklığı 9,1’dir. Uzman hekimle hemşire arasındaki maaş açıklığı ise 1,3’tür. Maaş açıklığı 1,3 iken, ücret (performans ödemesi) açıklığı Covid dışında 9,1, Covid alanında 8,4’tür. Elbette biz bunları anlatırken hekimlerin alacağı performansın fazla olduğunu ifade etmiyoruz. Aksine zorlu eğitim sürecinden çalışma koşullarına kadar bütünlüklü değerlendirdiğimizde aldıkları maaş kabul edilemeyecek derecede azdır. Bu zorlu koşullarda fedakârca çalışma yürüten arkadaşlarımızın alacağı her kuruş haklarıdır ve maaşlarına eklenerek, emekliliklerine yansıyacak tarzda olmalıdır. Burada asıl vurguladığımız diğer sağlık emekçilerinin de alacağının insanca yaşanacak, yoksulluk sınırı üzerinde, tek kalemde ücret politikasına geçilmesi, o vakte kadar sağlık emekçileri arasındaki maaştaki açıklığı aşmayacak tarzda ek ödeme almalarıdır. Ek ödeme adaletsiz davranmadan sağlık işkolunda çalışan (hizmetli, idari hizmetler sınıfı, işçi, üniversite hastanesi çalışanları, sağlık işçileri vb.) herkese ödenmesidir” ifadelerine yer verildi.
Ek ödemeler eriyecek
Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine vergi indirimlerinin dışında tutulduğuna işaret edilen açıklamada, “Ek ödeme olarak; Covid alanında Nisan ayında 1.592 TL alacak hemşire, temmuz ayında 1.365 TL (%27’lik vergi dilimi) Covid dışında Nisan ayında 530 TL alacak hemşire, temmuz ayında 455 TL (%27’lik vergidilimi) alacaktır, yani emekliliğe yansımayan, lütuf olarak sunulan ek ödemeler de eriyecektir. Performansa göre ödeme işyerlerimizi, ödemede riskli-risksiz alan olarak değerlendirirken pandemi dönemi performansa göre ödemede ise tüm alanlarımız riskli hale geldiğinden Covid kapsamında/Covid dışında şeklinde bir ayrıma gidilmiştir. Performansa bağlı ödeme sağlık hizmetlerinin basamakları arasındaki ücret farklılığı, unvanlar arasında ücret farklılığı, pandemi döneminde ise aynı unvan arasında ücret farklılığı oluşturarak ücret adaletsizliğini derinleştirmiştir. Performansa yönelik ödemede bazı hizmetlerin hiç kapsama alınmaması ise iktidarın emeğe bakış açısını yansıtmaktadır. Teknik hizmetler/Genel idari hizmetler/Yardımcı hizmetler/Sağlık işçileri başta olmak üzere birçok unvanın emeğinin yok sayılma eğilimi devam etmektedir” denildi.
Ücret eşitsizliği çalışma barışını bozuyor
Sağlık Bakanlığı, Üniversite hastaneleri olarak sağlık emekçilerinin ayrıştırıldığına vurgu yapılan açıklamada,
“-Üniversite hastanelerindeki emeği ve emekçileri yok saymaktadır
-Üniversite hastaneleri dışındaki sağlık emekçilerinin yarısını kapsamamaktadır,
-Tüm kurumlardaki idari hizmetlerde çalışan emekçileri yok saymaktadır,
-Yardımcı hizmetlerde çalışan personeli yok saymaktadır,
-4/D kadrosunda çalışan sağlık işçilerini yok saymaktadır,
-Ekip anlayışını ve çalışma barışını bozmaktadır,
-Emekçiler görevlendirme ve çalıştırma esnasında pandemi bahanesi ile tüm kazanımları yok sayılırken, ödemede Covid kapsamında Covid kapsamında değil diye çalışma alanlarımızı kategorize etmektedir. Sağlık emekçileri olarak hangi kurum ve kuruluşta olursa olsun görev bakımından birbiriyle aynı veya eşit kabul edilen işleri yapan emekçilere hiçbir ayrım yapılmaksızın eşit ücret ödenmesini istiyoruz. Üniversitede hastanesinde 3.seviye yoğun bakım servisinde Covid-19’lu hasta bakımı yapan hemşire ile Sağlık Bakanlığına bağlı bir eğitim araştırma hastanesinde 3. seviye yoğun bakımda Covid-19’lu hasta bakımı yapan hemşireye de aynı ücretin ödenmesini istiyoruz.Fakat 1 yılı aşkın süredir yapılan ek ödeme genelgeleri sağlık hizmetinin bütünselliğini, kapsayıcılığını göz ardı etmiş, sosyal adaleti ve dengeyi yerle bir ederek çalışma barışını ve huzurunu bozmuştur” denildi. (Haber Merkezi)