ŞANLIURFA - Şanlıurfa'nın Eyyübiye ilçesinde bulunan Hz. Eyyüp peygamberin makamı ziyaretçilerin yoğun ilgisini görüyor. Amansız bir hastalığa yakalanan Eyyüp peygamberin iyileşene kadar kaldığı yer olarak bilinen makam, özellikle Hz. Eyyüp’ün sabrını dileyen insanlar tarafından ziyaret ediliyor. Ziyaretçiler, Hz Eyyüp’ün hastalığı süresince kaldığı çile mağarası ile hastalığı esnasında tedavi olduğu belirtilen su kuyusu ve Eyyüp peygamberin sırtını dayadığı sabır taşını da görme imkanı buluyor. Makamda bulunan ve şifalı olduğuna inanılan sudan içenler, camide namaz kılıp, dua ediyor. Kutsal yerleri görüp, şifalı sudan içen insanlar, Allah-ü Teala’dan, kendilerine Eyüp peygamberin sabrından vermesi için dua ediyor. Kuyuyu dışarıdan görebilen insanlar, kimi zaman hatıra fotoğrafı çektirirken bazen de kuyunun içini de izlemek için sıra bekliyor. Kuyunun üzerine kapaklanan ziyaretçiler, derin olan kuyu içerisinin zifiri karanlık olması nedeniyle hiçbir şey göremeden kuyu başından ayrılmak zorunda kalıyor. Makama hayran kaldıklarını belirten ziyaretçiler, manevi olarak büyük haz aldıklarını söyledikleri makamda sabır için dua ettiklerini ifade ediyor.
Hz. Eyyüp sabrı
Hz. Eyyüp’ün hastalanması, sabrı ve yeniden sağlığına kavuşması konusu birçok sözlü ve yazılı kaynakta yer alır. Eyyüp peygamberin hayatını anlatan farklı rivayetler olsa da sabrı ile ilgili hikaye ise genel olarak şöyle özetlenir:
"Cenab-ı Hakk, yöre insanları arasında seçkin bir kulu olan Hz. Eyyüp’ü peygamberlikle görevlendirir. O’nu ve ailesini maddi ve manevi bakımdan çok zenginleştirir. O’na birçok evlat verir, malına, davarlarına bereket girer. Birçok köyü, bu köylerde bereketli toprakları ve sürülerce davarı olur. Böylece bölgenin hatırı sayılır zenginlerinden biri olur. Allah-u Teala, O’nu imtihan için, önce malını ve davarlarını, sonra tüm evlatlarını elinden alır. Varlıklar içerisinden yokluklar içerisine bir hayata sürüklenir. O ise 'Veren Allah, alan Allah' diyerek, isyana, hüzne girmeden haline şükrederek sabreder. Sarsılmaz bir imanla metanetini kaybetmez, ibadetine devam eder. İhtiyarlık çağında ağır bir hastalığa tutulur. Her tarafı yara bere içinde kalır. Çevresindeki uzak, yakın akrabaları bulaşıcı bir hastalığa tutulduğuna kani olup, onu bir bir terk ederler. Böylesi bir durumda, şeytanın musallat olup kalbine vesvese koymak istemesi bu yüce insanı asla sarsmaz. İbadetinden ve zikrinden alıkoyamaz. Vücudunun her tarafı yara bere içerisinde olduğundan vücudunu kurt kaplar. Ne zaman ki kurtlar kalbine sirayet etmeye çalışınca bu aziz peygamber Allah-u Teala’ya sığınarak dua eder. Cenab-ı Hakk, sevgili kulu Hz. Eyyüp’ün duasını kabul eder. Topuğunu yere vurmasını, çıkacak olan su ile yıkanmasını ve bu soğuk suyu içmesini emreyler. Hz. Eyyüp emr-i ilahiyi yerine getirir ve topuğunu yere vurur, mucizevi soğuk bir su fışkırır. Hz. Eyyüp bu serin sudan yıkanıp içerek vücudunun hem içini, hem dışını onunla temizler. Böylece hastalıklardan kurtulur."