Balzac, romanlarını yazdığı odasından çıkıp kendisini salonda bekleyen arkadaşlarının yanına varır. Arkadaşları Balzac’ın hayli üzgün ve düşünceli olduğunu fark eder ve biri cesaret edip sorar: “üstat, hayrola! Çok üzgünsünüz”. Balzac; “Roman kahramanım ölmek üzere” der. Birbirlerine bakan arkadaşlarından yine soruyu soran “İyi de madem bu kadar üzücü, öldürmeyin kahramanınızı” der. Balzac’ın yanıtı belki de edebiyat tarihine kalacak kadar ironi yüklüdür. “Ne yapsam kurtaramıyorum. Çaresi yok, ölecek”.
Yayınlanmadan önce dosya olarak okuduğum ve kitap olarak yayınlandıktan sonra da bu hafta içinde bir daha okuyunca epey zenginleştiğini gördüğüm Ahmet Özer’in “Mehmed Uzun’la Edebiyat Dünyasına Yolculuk”* kitabı üzerinden 13 yıl evvel öte yakaya göçen modern Kürt edebiyatının kıymetli ve öncü yazarı Mehmed Uzun bu vesileyle bir kez anılmış oluyor.
Kitap; anı-anlatı ve kısmen de denemenin içiçe geçtiği bir çalışma. Ahmet Özer sıkı çalışmış. Mehmed Uzun’la önce dolaylı, sonra yüzyüze ilişkilenmesi ve dostluğu üzerinden bir nevi otobiyografi de diyebileceğimiz Uzun’la ortaklaştığı anılar üzerinden bir anlamıyla kendini de yazmış.
Kitabı okurken Van, Hakkari, Diyarbakır, Mersin, Bodrum, İstanbul şehirleri üzerinden bir dolu ünlü sima ile anekdotlara tanık oluyor. Mitoloji ve Felsefe tarihi bir yanda, sıradan insanların gündelik yaşamlarından süzülen ve ana denk düşen küçük hikayecikler de diğer yanda anlatıya yön veriyor.
Ahmet Özer doğunun kadim ve efsunlu şehirlerinden Van’lı. Daha ilkokul öğrenciliğinden başlayarak ve sonrasında hayatına kendi ifadesince anlam kattığına / kazandırdığına inandığı bir edebi-siyasi dergi nedeniyle; önce Mehmed Uzun ismi, imzası ve yıllar yıllar sonra Mersin’de bir kitabevinde UZUN’un söyleşi ve imzasıyla şekillendiriyor hikayeyi.
Takdir edilmeli ki; kimi yazarlar vardır yazdıklarından çok çok ötedirler. Yazdıkları bir çığır açan yazarlar öte yakaya göçtükten sonra da bu çığır açıcılığı sürdürürler. Aslında Yaşar Kemal’in büyük edebiyatçılar için kullandığı “Büyük kapılardan geçmiş” olmak sözü bu mealde edilmiş bir sözdür.
Mehmed Uzun bu anlamıyla Modern Kürt Edebiyatı Tarihi yazılırken büyük edebi kapıyı ardına kadar açıp onurla o kapıdan geçmiş biridir. Bu açıdan Uzun’un ardında bıraktığı yazılı metinlerini okurken bir anlamda yaşam örgüsünün ince detaylarıyla buluşturmak da anlamlı oluyor.
Ne acı ki işte edebiyatçı Honore De Balzac’ın “kurtaramıyorum roman kahramanımı çaresi yok, ölecek” dediği durum bir başka realiteyle 2007 ekiminde usta edebiyatçıyı Mehmed Uzun’u sahici bir edebiyat kanonu’nu aramızdan alıp götürmüş oldu çaresiz kanser nedeniyle.
Uzun, hastalığında anlatmıştı: “gecenin bir vakti aniden uyanır, hep başucumda duran not defterime rüyamda benimle konuşan roman kahramanlarımla yaptığım konuşmaları onların bana söylediklerini yazarım”.
Şimdi öte yakada. Diyarbakır mardinkapı mezarlığında toprağında uyuyor, kahramanları ile koyun koyuna belki de.
Ahmet Özer’in Uzun’a dair ve kendisiyle de örtüşen / buluşan anı kitabı edebiyat tarihi açısından da ilgi gösterilecek kıymette Mehmed Uzun hatıraları yaşanmışlıkları ile yoğrulu. İyi ki Ahmet Özer kendine saklamamış yazmış ve yayınlamış.
*Ahmet Özer,Mehmed Uzun’la Edebiyat Deryasına Yolculuk, Sınırsız Kitap. 2020
23 ekim 2020 Diyarbekir
Şeyhmus Diken