Olağanüstü koşullarda yapılacak olan referandum sonuçlarının ‘Evet’e yansımalarının zayıf hissedildiği Diyarbakır’da farklı görüşlere sahip bireylerin yorumlarını ve 16 Nisan’a bakış açılarını dinlemeye devam ediyoruz.
Bütün alanlarına girilmiş, görünen, görünmeyen tüm damarlarına tıpa vurulmuş HDP’lilerin ne yapacağını nasıl bir yol izleyeceklerini merak ediyoruz. Genel kanaat yüksek oranda ‘HAYIR’ a damga vurmak yönünde. Hiç seçim kazanmadığı zamanlarda hatırlatılarak, sandıklardan çıkan yüksek orandaki oylara da dikkat çekiliyor. Baskıların en zirve yaptığı dönemlerde dahi siyaseten var olduklarının ispatını sandıklardan çıkan oylarla teyit ettiklerini dillendiren HDP’li siyasetçiler, 16 Nisan’ın da bu anlamda bir kez daha teyide muhtaç bir yerde durduğuna işaret ediyorlar.
İktidara karşı verilen/verilmesi gereken bir mücadelenin hesaplaşma tarihi olarak değerlendirilen 16 Nisan’da yüksek oranda bir sonuçla kamuoyuna mesaj vermeyi amaçlıyorlar. Kurum, kuruluşların, belediyelerin iktidar gücüyle ele geçirilmiş olmasının HDP tabanının ideolojik duruşunu sekteye uğratmadığı, aksine sessiz büyük çoğunluğa ‘HAYIR’ tercihi ile buna çok güçlü bir cevap verilmesinin zeminini yarattığı görüşü ağırlık basıyor. O kadar ki yüzde 80’lere kadar iddialı konuşanlar var, genel de ise 70-80 arası bir rakam makul ölçü olarak görülüyor.
Adını resmen koymasalar da, genel kanaatten ortaya çıkardığımız sonuç şöyle;
‘16 Nisan tarihi iktidarla hesaplaşma günü olarak kabul ediliyor’ desek sanırım yanlış bir tespit olmaz. Belediyelere atamaların yapılmış olması iktidar partisine bir avantaj olarak geri dönüşüm sağlamış mı sağlamamış mı?
Bir de bu açıdan 16 Nisan tarihine bir bakış fırlattığımızda, iddialar o ki belediyeler üzerinden rant paylaşımının başladığı kentin en çok konuştuğu birinci gündem maddesi. HDP’li belediyelerin kent hizmetlerinden şikayetçi olanlar bile atamalı belediyelerin hizmetlerinin! şikayetlerini ortadan kaldıracak bir düzeye ulaşmadığından söz ediyorlar. Belediyelerden işten çıkarılanların yerlerine istihdam edilen personelin, Milletvekilleri, AKP il başkanlığı ve yönetimi, hatta Ankara merkezli tavassutlarla ihya edildiği konusu ise sağır sultanlık bir durum.
Ve hemen arkasından şöyle bir genel değerlendirme geliyor;
‘Kenti ihya edeceklerini söylüyorlardı, kendilerini ihya ediyorlar’.
‘Bal tutan parmağını yalar’ derlerdi, tekil bir durum olarak algılardık. Şimdi durum çok genel, çok kovan var, o oranda da çok parmak. İhalelerin nasıl ne şekilde kimlere verildiği konusuna ise hiç girmeyeceğim, o da Sayın Cumhurbaşkanının, Başbakanın konusu.
16 Nisan’a giderken tablo bu.
Görünen damarların bazılarını tıkamak mümkün ama tedavisi de mümkünler içinde.