Dünya; uzun bir evrimleşme sürecinden sonra yaşam için elverişli hale geldi. Doğa insanla birlikte diğer canlılarında yaşamlarını sürdürebileceği bereketli bir ortam oluşturdu.
Fakat zamanla doğaya yabancılaşan, doğal yaşamdan uzaklaşan ve kendi içinde de farklılaşan insanoğlu; doğanın bütün canlılara yaşaması için sunduğu; çeşitliliği, renkliliği, bereketi, güzelliği ve dengeyi hep kendi lehine çevirmeye çalıştı. Canlı türlerin bir kısmının sonunu getirdi. Doğal kaynaklara hiç bitmeyecekmiş gibi yaklaştı. Kapitalist açgözlülükle, yağmacı bir mantıkla doğal kaynaklara hücum etti. Bu yağma ve talanın yanında doğa dostu olmayan kapitalist üretim yöntemleri doğanın ekolojik dengesini bozdu. Üretim ve tüketim sürecinde ortaya çıkan atıklarla da çevreyi kirletti. Karbon salınımını arttıran tesislerle küresel ısınmayı arttırdı. Özellikle petrol türevli olarak ortaya çıkan plastik türü kullanım eşyalarının doğaya rastgele atılması ciddi bir kirlenme sorununu ortaya çıkardı.
Doğada ayrışması ve doğal ortama karışması yüzlerce yılı alan plastikler pervasızca doğaya atıldı. Özellikle tek kullanımlık eşyalar devasa çöplükler oluşturdu. Parklara, piknik alanlarına, çevreye, plajlara atılan bu plastik atıklar denizlere, okyanuslara karıştı. Hem karada hem de denizde birçok canlı türünün yaşam alanlarını tehdit etti. Ciddi bir çevre kirliliği yarattı.
Doğal yaşam ortamlarının daralması ve eko sistemdeki dengelerin bozulmasıyla birlikte doğa da sos vermeye başladı. Bilim adamları ve çevreciler tarafından sürekli yaşanacak olası tehlikelere karşı dikkatleri çekmelerine rağmen dünyada egemen olan yönetimler ve şirketler karları azalmasın diye ciddi önlemler almaktadırlar.
Son dönemde küresel düzeyde yaşanan Covid-19 virüs tehdidi dengeleri bozulan doğanın bir tepkisi olarak da görmek gerekiyor.
Mutasyon geçireceği söylenen Covid-19 virüsünün yeni dalgalar yaratma tehlikesi vardır. Bu olasılığı dikkate alan bilim insanları sürekli alınacak tedbirlere dikkat çekmektedirler.
Bütün ülkeler insanlarını virüsten korumak için; maske ve eldiven üretme seferberliğine girdi. Dünya nüfusunu dikkate aldığımızda tek kullanımlık bu malzemelerin günlük sayısı bile milyarları bulmaktadır.
Tıbbi atık olarak da değerlendirilecek bu malzemelerin nereye nasıl atılması, daha sonra nasıl imha edilmesi konusunda uyarılar da yapılmaktadır. Ancak bilindiği gibi birçok kişi kullandıktan sonra rastgele sokağa, yol kenarlarına, piknik alanlarına, plaj kenarlarına vb. atmaktadırlar. Tıbbi atık olarak da değerlendirilen tek kullanımlık olan maske ve eldivenleri de eklediğimizde çevre sorunlarını bir kat daha ağılaştıracaktır. Virüsün yeniden bizi esir almaya başladığı bu günlerde en azından kendi özgülümüzde kendimizin ve başkalarının sağlığını korumak için biraz daha dikkat etmemiz gerekiyor.
Mümin Ağcakaya