RADYO KANALINI DEĞİŞTİREN KEÇİ

Neçirvan BOZKAPLAN

Alaca karanlıkta kerpiçli evde bir telaş başladı. Yaşlı Feriha, ahırın kapısında koca kıçını tezeğin üstüne yerleştirip son tütünü ince sigara kâğıdına sardı. Kibritin kızıl ateşiyle yorgun yüzü aydınlandı. Dört mevsim kalın giyinen kocası Şivo kapıdan belirdi. Elinde taşıdığı üç haftalık bebek ağırlığındaki kanlı et parçasını Feriha’nın önüne bıraktı. Oğlu Horcan çıra almak için komşuya gitti. Çıra aydınlığında sekiz on baş eğildi. Mor koyun doğum yapmıştı ama doğurduğu kuzu değildi! Kaskatı kesildiler. Koyun oğlak doğurdu ve oğlak doğar doğmaz öldü. Muhtar ile dört kutsal kitabın temsilcisi olduğunu iddia eden, Mesih’in yeryüzüne indiğinde ilk görüşülecekler listesinde kendisinin olduğuna inanan Mevot, Şivo’nun evine koştu. Mevot, balgam karışımlı boğuk sesiyle üç yatay üç dikey ahşaplı kapıda bir çırpıda dua okudu. Doğum yapan koyunun başını tutan Horcan, mor koyunu bırakıp annesine sarıldı. Mevot koyunun gırtlağını sıkıca tuttu, Adana otoyolunda firavun incirin gölgesinde yelpaze sallayan bir kahpeyi döver gibi ona sertçe tokat attı.

Koyunun tez vakit asılmasına karar verildi. Günün sabahında koyunu sığla ağacına bağladılar. Kasabalılar tam tekmil damlarda yerini aldı. Ağaca bağlı kısacık ipte kafasını oynatan koyun kafasını ağaca çarpıp durdu, burnundan kan aktı, gözleri nemlendi. Mevot, zındık ve eğitimsiz gördüğü kasaba kalabalığını susturdu. Sapıklığınız hayvanlara da bulaştı diye veriştirdi. Koyun sahibi Şivo ve Feriha’nın başı sararmış buğday başağı gibi göğüslerine eğildi. Duydukları utançtan olduğu yerde bayılmak üzereydiler. Mor koyunu kızıl urganla yaşlı sığla ağacına astılar. Çevrede amaçsızca uçuşan kuşlar sığla ağacın çöplü salkımına kondu. Köpekler hazırda bekledi derken asılan koyun can verdi. Koyunun gözüne beyaz peynir renginde bir perde indi. İdam edilen koyunun bacağına ip geçirip onu nehre attılar. Davul gibi şişen koyun yan yatmış kayık gibi akıntının içinde kayboldu. Şivo ve Feriha köy meydanında köylüler tarafından sıkıca bir sorguya alındı. İtirazlarına rağmen farklı türden hayvanları zorla çiftleştirdiklerine dair suçlu görüldüler ve geriye kalan tüm hayvanları ellerinden alındı. Mevot, bu aileye bir daha kurban eti verilmeyeceğini de ekledi. Bununla da kalmayıp yeni bir fetva çıkarttı. Köydeki tüm hayvanların boynuna muska takılacağına söyledi. Köylüler Mevot’nin kapısında muska sırasına girdiler. Küçükbaş, büyükbaş, kümes hayvanları için üç ayrı renkte muskalar dağıtıldı. Muhtar, bir şinik Diyarbakır-81 buğdayı karşılığında Mevot’tan satın alınan muskalara devlet mührünü vurmakla görevlendirildi. Mühür hakkı için de kendisine yarım şinik istedi. Hayvanların doğasına karışılmayacağı üzerine çobanlara kutsal kitap üzerine yemin içtirildi.

Mevot halka seslenirken kederliydi. Kancığın kirpi, hindinin yılan, koyunun da keçi doğurduğunu, böyle giderse güneşin yeşil doğacağını, suyun siyah akacağını belirtti. Boyunlarına muska takılan hayvanların hiçbiri o yıl doğum yapmadı. Tavuklar taşa döndü de hiçbiri yumurtlamadı. Ruh halleri değişen ve artık geviş getirmeyen keçiler dağa kaçtı, boğaya gitmeyen inekler nehre atladı, tekeler misk gibi güzel kokmaya başladı. Durum kötüleşince köylü hışımla Mevot’un kapısına dayandı. Toplanan kalabalığa tiksinerek yüz çeviren Mevot muskaları toplamaya karar verdi. Dağa kaçan keçilerden bir tanesi köyün delisi Kadir tarafından yakalandı. Kılları uzamış keçi meydanda dört dini temsilen dört kişi tarafından tıraş edildi. Kılları eşit derecede paylaşıldı. Ama yakalanan keçi de bir tuhaflık vardı. İnsan gibi hareket ediyor adeta Kadir gibi davranıyordu. Başını evet anlamında sallıyor, durduk yerde insanların konuşmasını kesiyor, bakır bardaktan su bile içebiliyordu. Kadir’in boynundaki radyonun kanalını diliyle değiştiriyordu. Aile sofrasında bağdaş kurup sofradaki yeşillikleri dikkatle seçiyordu. Muskalardan sonra tüm evcil hayvanların ruh halli değişmişti.

Mevot kalabalığı susturdu, muskaların yazılmasında bir yanlışlık olduğunu söyledi. Olay unutuldu derken köyün yamacına çıkan Kadir, bir akşam vaktinde hindi ile tavuğu çiftleştirirken yakalandı. Kadir’i köy meydanına çıkartıp sığla ağacına bağladılar. Geveze kuşlar yerini aldı. Köpekler iki ön ayağı yerde salam pembesi dilleriyle hazırda bekledi. Dört dini temsilen dört kişi hazır bulundu. Mevot yeni muskaları dağıttı. Evinin kapısında uzunca bir şinik kuyruğu oluştu. Tavuklar şiniğin etrafını tavaf ettiler. Hindi düğün meydanına çeki düzen veren düğün sahibi gibi tavukları rahat bırakmadı. Muhtar ciddiyetle, derin bir inançla muskaları dağıttı. Kızıl urgan susam yağına batırıldı. Deli Kadir’in paçası nehrin kenarındaki namus ağacına (Hayıt bitkisi) takıldı. Namus ağacının taze dalları toplandı. Ta eski çağlarda Hıristiyanlığın doğuşunda rahip ve rahibelere verilen namus ağacının yaprakları şimdi de bunlara dağıtıldı. Namus ağacının bitkisiyle kendinden geçen Mevot, göğe baktı. Güneş sarardı, yalnızca define işlerinde kullanılan saf beyaz horoz ilk defa yumurtladı.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.