Merhaba Değerli Okuyucularımız,
Nerede kalmıştık sahi? Nefseliği anlatmış, lohusa şerbetinin o egzotik tadı damağımızda kalmıştı sanırım… Bugün de nefseliğin yani lohusalığın son ritüeli kırk çıkarmayı anlatarak sizleri Diyarbekir’in eski günlerine götüreyim mi?
Altı haftalık lohusalık dönemi vücudun doğum sonrası toparlanma sürecidir. Doğum sonrası kadında fizyolojik ve psikolojik bir takım değişiklikler meydan gelir. Bu süreçte annenin bakımı ve beslenmesi daha bir özen ister. Lohusa anne, bu dönemde özellikle eşinden özveri ve anlayış bekler. Lohusanın mezarı kırk gün açık kalır, sözü halk arasında çok yaygın söylenen bir sözdür. Gerçeklik payı da yok değil bu sözün zira bu süreçte lohusaya gerekli ihtimam gösterilmediği zaman çok ciddi sağlık problemlerini beraberinde getirir. Bazen de bu problemlerin telafisi mümkün olmaz. Lohusa anne kaybı hiç de küçümsenecek oranda değil özellikle kırsal kesimlerde.
Eski Diyarbekir’de qırxla ilgili birçok adetlerimiz vardı. Aslında bu adetlerin çoğu bilinçli veya bilinçsiz de olsa yaşanacak sağlık problemleri için birer önlemdi. Qırxlî kadın ve bebek evde yalnız bırakılmazdı. Qırxlîlara musallat olduğu söylenen pir’ebok korkusu yüzünden bebek ve anne kırk gün evde yalnız bırakılmazdı. Kimsenin gördüğü yoktu ama pir’ebok nefse kadınların korkulu rüyasıydı. Korku beynimize o denli köklü yerleştirilmişti ki hasbelkader kapımıza saçları siyah, uzun ve dağınık olan kara ve iri gözlü biri gelmeyegörsün hemen “Eyvax pir’ebok geldi, ciğerimi sökecax!” diye çığlık çığlığa yardım ister sadece evi değil tüm mahalleyi velveleye verirdik. Qırxî çıkmayan kadın ve bebek zorunlu olmadıkça dışarıya çıkarılmaz, anneye ağır işler yaptırılmaz, yük kaldırtılmaz, soğuk içecekler içirilmezdi. Qırxlî iki kadın karşılaşmamaya özen gösterirler, karşılaştıklarında qırx basmasın diye göğüslerinde saplı bulunan yorgan iğnelerini değiştirirlerdi. Qırxlî kadın cenazeye gitmez ola ki bir yakını öldü ve gitmek zorunda kaldı; o zaman cenaze suyuyla eli yüzü yıkatılırdı ki duyduğu acının ateşi ciğerini yakmadan soğusun. Buna benzer daha birçok geleneklerimiz vardı. Nefsenin yanında yardım için deneyimli bir görümce, elti, abla hiç biri yoksa komşulardan bir kadın bulunurdu. Bu kadın bebeğin ve annenin bakımı, temizliği, beslenmesi ile özel olarak ilgilenirdi. Gönüllü de olsa bu kadına daha sonra aile tarafından maddi bakımdan değerli bir hediye verilirdi. Bu geleneğimiz de yardımlaşma ve dayanışmanın güzel örneklerinden biriydi eski Diyarbekir’de…
Edepten olsa gerek anne bebeğini büyüklerin yanında asla emzirmez, çok mecbur kalırsa beşiğin üzerine eğilir öylece emzirirdi.
-Qız ana bu oğlan ağliya ağliya patladî ma.
-Emziğini bala batır koy ağzına.
-Onî da yaptım, ne yapîyamsa ağlamağî kesilmî.
-Ê olacağî buydi, böyük sözî dinlemiyenin burnî poxtan çıxmaz. O qeder söledim gelin bu uşağî hewşe getirme, qırxlî uşağ evden dışari çıxmaz! Ha söle ha söle, sanki baş çavuşun beygiri zırlî.
-Sende her şeye bî qulp taxîsan ha ana.
-Qulp taxîyam he, Allah’an söle baxam bu uşağ bêledî? Nasıl ki hewşe yendirdi uşağ ayğun çayğun oldî. Belkim de göze geldi? Pis göz mî yoxtır?
-Dê hadê xazırlıxlarımızî yapax birezden Cemile bibi gelecax qırx tökecax.
Kırk çıkarmak için bir takım gelenek ve ritüeller deneyimli kadınlarca bir bir uygulanırdı. Hemen hemen her evde hacdan getirilen, içinde ayet yazılı qırx taslarî vardı. Qırx suyî bu taslarla dökülürdü. O gün evde farklı bir heyecan yaşanırdı. Bebek ve anne için hayati tehlikenin atlatıldığı, var olduğu düşünülen kötü ruhlardan kurtluduğu ve nefse için mezarın kapandığı gündü. Her ne kadar kırk dense de kırk çıkarma tek sayılı 39. veya 41. günlerde yapılırdı. Qırx dökecek kişinin abdestli namazlı biri olmasına özen gösterilirdi. Kırk çıkaran kişi bunu bildiğinden gelmeden önce evinde boy abdestini alarak abdestli bir şekilde kırk dökeceği eve gelir dualarla eşikten içeri girerdi.
Evde banyo varsa banyoda yoksa odada teştin içinde dualarla özene bezene önce bebek sonra anne qırxlanırdî. Bebek qırxlanır, yatağına alınır sonra annenin qırxî çıkarılırdı ki annenin qırxî bebeği basmasın diye. Qırx tasînın içine kırk dişli fildişi tarak, doksan dokuzlu tespih, kırk küçük taş, gül yaprağı ve metal para bırakılırdı. Qırxî dökecek kişi tarafından bu tasa doldurulan suya üç kez Kelime-i Şehadet, bir Elham, üç İhlâs okunup üflenerek hazırlanan kırk suyunun içine süzgeç veya elekle süzülürdü. Besmele çekerek sağ elinin parmaklarını tarak gibi açıp elini bu suya daldıran kadın üç kez “Qış qış, qırx qaç, ben geldim!” diyerek parmaklarıyla suyu odanın her tarafına sıçratırdı. Bebeği sol eliyle kavrayan kadın sağ eliyle her seferinde Besmele okuyarak önce bebeğin ağzını, burnunu yıkar sonra üç tas başına, üç tas sağ omzuna, üç tas sol omzuna ve üç tas ayağına dökerek boy abdestini aldırdıktan sonra otuz dokuz tas suyu da başından aşağı doğru döker kırkıncı tası dökerken de; “Birler, üçler, yediler qırxlar şahidim olsun ki bebeğimizin qırxî çıxtî!” der ve bebeği giydirecek kadına teslim eder aynı gelenek ve rituelleri anne üzerinde uygulayarak kırkı kovmuş olurdu.
Kırk çıkarıldıktan sonra anneye ballı bitkisel çaylar verilirdi. Bebeği emzirmeden önce birkaç damla süt besmeleyle bebeğin ağzına sağılarak ‘Emelî salıh ola! denilerek emzirilirdi.
Bebeğin ilk tırnağı kırkı çıktıktan sonra kesilirdi. Kesilmeden önce bebeğin sağ eli babasının sağ cebine daldırılarak bebeğin eline gelen para dırnax sadaqasî olarak fakirlere dağıtılırdı.
Kırktan sonra bebek gezmeleri başlardı. İlk gezme en yakın komşuya veya yakın akrabalardan birine olurdu.
-Oy oy kimler de gelmiş! Paşşam gelmiş, xoş gelmiş sefa gelmiş.
-Nenesinin tetosınî öpmeğa geldi. Hele baxın nenesi ne verecax paşşasına?
-Canım feda olsın paşşama. Hele önce paşşam tetosınî bu una batırsın.
-Niye ana, elini niye una batırî?
-Ma niye bilmîsen? Elini bu una batıracağ, ben de bunî fıqaralara verecağam ki evimi sıçanlar basmasın.
-Ana ana sen bu qeder ‘edeti nereden öğrenmişsen?
-Ne bilem oğul, büyüklerimiz bêle yapidî, ben de onarın yaptığî her bî şeye önem vêriyem. Bî bildıxlarî vardi ki bêle yapidîlar.
-Ha bu da paşşamın şekeri, yumurtasî, unî, sen de evde bunî qayganax yap hem evdekiler yesin hem de qomşîlara dağıt. Datlilığ ve berekettir. Anasî qurban olmiştî bu güzelleri güzeli qızına…
Elinizden Tigris, yüreğinizden eski Diyarbekir sevgisi eksik olmasın…