Hekimler ve Halk Eğitim Merkezi çalışanlarının katkılarıyla, hastane bünyesinde açtıkları sanat atölyesinde hastalara resim eğitimi verdiklerini belirten Acar, farklı hobilerin geliştirilebileceği ortamlar oluşturmaya çalıştıklarını ifade etti. Acar, hastaların bunlarla taburcu olduktan sonra evde de uğraşabileceğini kaydetti.
- "Daha güler yüzlü olduklarını görebiliyoruz"
Psikiyatr Murat Yalçın ise hastaların toplumdan dışlandığını anlatarak, bunun hem aile hem de hastanın zorlu süreç geçirmesine yol açtığını bildirdi.Bu tür hastalarda en ağır dönemin, yatarak tedavi edildikleri süreç olduğunu vurgulayan Yalçın, aktif sürecin ilaç verilerek atlatıldığını ancak tedavide sosyal boyutun unutulduğunu dile getirdi.Yatan hastaların sosyal hayattan kopmaması için kitap, sanat ve sporu kullandıklarını kaydeden Yalçın, şöyle konuştu:"Bunlarla, hem terapötik süreçlerine etkide bulunmayı hem de sosyal işlevselliklerini artırıp, en önemlisi benlik saygılarını kazandırmayı istiyoruz. Amacımız buradaki tedavi atmosferinde kendilerini iyi hissetmelerini sağlamak. Bu, bir yere kapanmayı, sadece ilacın verildiği izole yaşam düşüncesini engellemeye yönelik bir proje. Bunu basamak basamak uyguluyoruz."
"Burada hastaların birbiriyle iletişimini sağlayıp, benlik saygılarını kazandırmış oluyoruz" diyen Yalçın, hastaların, bu aktiviteler sayesinde daha güler yüzlü hale geldiğini, tedavi için gereken uygulamaların da daha rahat yapılabildiğini belirtti.Yalçın, "Diyebiliriz ki birçok açıdan tedavimiz kolaylaşmış oluyor. Hastaların tedavi olduktan sonra yaşamlarını sürdürebilmeleri açısından da ciddi katkısı bulunduğunu düşünüyoruz" dedi.Hastaların çoğunun, ilk dönemde hastaneye zorla yattığını anlatan Yalçın, "Kaotik süreçler yaşadıklarında daha sert çizgiler, bulanık, koyu ve tek renkler çizdiklerini görüyoruz. İyileşme sürecine girdikçe, motivasyon arttıkça daha çok renk kullanılarak daha çok şeyi anlatabiliyorlar" ifadelerini kullandı.