Popülizm ve panikten uzak durmak

NACİ SAPAN
Erken ya da zamanında seçim tartışmaları bir yana, siyaset arenasında ciddi ve süratli bir rotanın içine girmiş bulunuyoruz. Ülke ne zaman seçim rotasına girse, tartışmaların odak noktası, aynı zamanda gündemi mutlaka Kürtlerdir.
Yeni rotada yine öyle oldu.
Bir kez daha Kürt var mıdır, yok mudur, tartışmasıyla filmi başa döndürmeye çalışıyor bazı çevreler.
Kürt meselesinde gelinen ya da gelinecek nokta çözüm arayışı değil ise, varılacak bir menzilde yok demektir. Çoğunluğun demokratik siyasetten yana olduğu bir ortam söz konusuyken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ‘Başta Kürt meselesi olmak üzere bütün meselelerin parlamento çatısı altında ortaklaşarak, birlik, beraberlik içinde çözülmesi’ gerektiği yaklaşımının kabul görmesinin üzerinden çok zaman geçmedi.
Kim, kimler rahatsız oldu da, 70’li yılların ‘Kürt vardır’, ‘Kürt yoktur’ argümanına dönüldü, tartışma bu noktaya kilitlenmek isteniyor. Kürdün varlığı ya da yokluğu meselesinin tartışılmasının çok ötesinde bir noktaya varmış olmamıza rağmen, birlerinin hala ‘Kürt vardır’, ‘Kürt yoktur’ tartışmasını, ‘âşıklar atışmasına’ benzetiyorum.
Bu mesele ile ilgili konuşulmayan, tartışılmayan ne kaldı?
Ölümse ölüm, zindansa zindan, çözüm, süreç, müzakere.
Tarafların birbirlerine güzellemeleri, sonra karşılıklı hakaretler.
Masada bir süre ortaklık, sonra karşılıklı inkâr.
Bunların tamamı yapıldı.
Acılı bir süreç yaşanmasına rağmen, genel manada bir tecrübenin oluştuğu kanaatine varmak üzereyken, birileri kürdün varlığının tümden inkâr etmeye başladı, birileri de aynı kulvarda varlığını ispatlamaya çalışıyor.
Kürdün varlığının tartışma konusu edilmesini, demokratik çözüm iradesinin boşa çıkarılmasına zemin yaratmak olduğunu düşünmek, buna göre tedbirler almak gerekir. Aksi, sıkıntılı ve çatışmalı bir senaryonun sahneye konulmak istenmesiyle ilgili bir durumdur. Buna engel olmak ise, demokratik siyasetle çözümden yana olanların görevidir.
Devletin içinde çözümden yana olan kesimin, Cumhuriyet Halk Partisinin, Demokrasi güçlerinin, HDP’nin, demokratik siyasetle çözümden yana sorumlulukları her dönemden daha fazla kendini dayatmaktadır.
Geliştirilmek istenen Kürt meselesinin demokratik siyasetle çözüm iradesinin önüne barikatlar kurulmak istendiğini görebiliyoruz.
Popülist, ucuz, ‘vardır’, ‘yoktur’ tartışmaları da bu barikatlara işaret ediyor. Kürtler, varlık nedenleriyle ilgili ispat dönemini çoktan geride bıraktı. Kürtler eşit yurttaşlık temelindeki çözümleri konuşmaya başlamışken, bir akıl ya da bir güç, rotayı geriye çevirmeye çalışıyor. Süreci iyi izleyip, değerlendirmek ve dikkatli olmak şart, aynı zamanda popülizmden, onun yaratacağı panikten uzak durmak gerekiyor.
 
 
 
  

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.