Bir olay hakkında akıl ve mantık yürütmek olayın nasıl ve ne şekilde algılanması ile başlar eğer yetersiz ve eksik bir algı oluşturulmuş sa olayın gelişim ve düşünsel zincirinin halkalarını tamamen altüst eder halkalardan biri gözden kaçırılırsa doğruya yollanan mesafe haydi yorucu ve çetrefilli olur
Bizi çevreleyen olayları olguları ilişkileri soyutlayarak algılarız soyutlama yeteneğimizin derinliği ve niteliği algılama mantığımız ın düzeyini de ortaya çıkarır
İnsan gözlerine meşin gözlükler takarak ön yargılarıyla yaşamaya kalkarsa yaşamı cehenneme çevirir takıntılı yaşayanlar ve tekdüze yaşayanlar gördükleri olay ile kendi önyargıları arasında tutarsız gelgitleri üzerinde sörf yaparlar ve bunlar bilinçaltını hep yanıltırlar durmadan asıl hissettikleri ile göstermek istedikleri arasında sürekli çelişki yumağında boşa kürek cekerler olduklarının ötesinde ve hissettikleri o duygunun kalın barikatları arkasında nasıl çığlık çığlığa kendisi olamamanın sesini duyarız ve gören göz ve algılayan mantık ona nasılda acı bir tebessüm konduruyor o ruh haline..
İnsanın kendine dönük yıkıcılığı yıpratıcılıgı insanın içsel güdüsünün bir davranışıdır insan başkaları tarafından aşağılanma dan önce kendi kendini aşaglar takıntılı bu bilinç hem kendine hem karşıdakine içten içe sadist ve mozoşist Duygu besler bu düşüncenin tutsağı olan benlik sahip ve köle ilişkisi ilişkisinin sarmalında kaotik bir yol alır bu bilinç ve algı öylesine meşgul ki ne kendisini ne de başkasını algılayabilme gücüne sahip olur eleştirilmekten yargılanmaktan koltukları içinde, sürekli başkalarını yargılamak ile uğraşırlar kendi benliklerini kafesinde Ömür türpülerler ve sağduyularını ve empatilerini çoktan yitirmiş olurlar
Bunların bir dışa yansıttıkları Bir de asıl kendileri olan bir benliklerini vardır hamurunu bildiğimiz bu benliğin karakterini yoğurmak Hayli zor ve sıkıcı olacaktır. Maya tutmaz şekle girmez bu karakterin en zor olan karanlık bir yaşama dönüşmüş benliğini karanlık kelimeleriyle onu tanımaya çalışmaktadır konuşma diline hükmeden kelimeler tutarsız ve çelişkilidir
Ve denilir ki, bir güvercin kargalarla arkadaşlık yaparsa onların ilişki ağı içinde belli bir süre yürürse, tüyleri beyaz kalır fakat kalbi yüreği ve düşünsel belleği belli bir zaman sonra kararmaya başlar...
Zayıf ve güçsuzlerin sosyal İlişki ağı içinde kendini var edebilmesi ve grup üyeliğini sürdürebilmesi için kişiliğin karmaşık duygularını açmazlarını maskeleme ihtiyacı duyar bu toplumsal ilişkiler ağı içinde kabul görünmek beğenilmek için tiyatrocuların rol icabı yüzlerine taktıkları persone denilen bir maskeyi takma ihtiyacını duyarlar bu taktığı maske sayesinde oynaması gerektiği karaktere kolay uyum sağlar kendi kişiliğinden çıkıp oynaması gerektiği karaktere börünen kişilik bir aldatma yöntemine girer kendi kişiliğini karakterini baskılayarak yada gizleyerek oynaması gerektiği rolü çok iyi yapar günlük hayatta ve yaşamda insanlar kabul görülmek ve beğenilmek için bazen kendi asıl kişiliğiyle bunu başaramayacağını düşündüğü için başka bir role bürünme ihtiyacı duyar ve kişiliğini karakterini maskelemeye başlar biz buna kendi egosuyla maskeleme denilen kişiliği arasında kalan yaşam tarzına şişirilmiş kişilik diyoruz
Kendini var etmenin kendi olmanın en iyi yolu başka bir görünüşün başka bir kişinin maskesini terketmeden geçer çünkü üzerine giyilen elbise ona ait olmadığı için gülünç ve saçma durur asıl kendisine ait elbiseyi kendi ölçülerinde giyildiğinde beğeni ve ilgi kazanır o kişilik karmaşasından kurtulur başkasına ait elbiseyi soymadan insan kendisi olamaz...