Dün fotoğraflarını görünce sevindim. Paşa hamamının restorasyonu devam ediyor ve bir yıl içinde hazır hale gelecek. Kebapçı mekânı da olabilirdi, olmadı. Sevincim de bu nedenle. Aslına uygun bir şekilde hamam fonksiyonları devam edecek. Çünkü kentin göbeğindeki hamamlardan biri kebapçı oldu, o nedenle kaygılarım vardı. Ancak geçtiğimiz günlerde Ticaret Odası Başkanı Mehmet Kaya, restore edildiğini, hamam olarak hizmet vereceğini söylemişti. Dün de Anadolu Ajansının haberini ve fotoğraflarını görünce hamamdan yana içim bir hoş oldu.
Çocukluğumuzun geçtiği bölgede hafızamızdan hiçbir zaman silinmeyen, silinmeyecek olan tarihi yapılar var. Kiliseler, camiler, hamamlar. Çardaklı ve Paşa hamamı da her gün ya da gün aşırı önünden geçtiğimiz mekânlardı. Bunun yanı sıra büyüme öncesi annelerimizin bizleri yıkayıp, paklamak için götürdüğü mekânlardı. Hamam bazı çocuklar için bayram yeriydi, bazıları için de azap yeri, belki de ‘cehennem’ niteliğindeydi. Anneler tarafından yıkanırken ‘sıcak’, ‘sıcak’ diye bağıran çocuk seslerinin kadın seslerine karışarak kaybolmasının hamam sırrını da büyüyünce çözdük, boşuna ‘kadınlar hamamı’ demiyorlarmış!
Çardaklı hamamından söz etmişken, Paşa hamamından sonra buranında restore edilmesi tarihe büyük hizmet olur. Şu anda fiziki yapısının nasıl olduğunu bilmemekle beraber, her şeye rağmen ortaya müthiş bir eser çıkar.
Paşa ve Çardaklı hamamının tarihi dokusu bölgeyi müthiş besler.
İkisini de bilirim, ikisinde de yıkanıp, paklanmışlığım söz konusudur.
Anadolu ajansının haberinde belirtildiği üzere sabah erkekler için öğlenden sonra kadınlar için açık olan Paşa hamamının, çok kişinin bilmediği başka misafirleri, müşterileri de vardı. Onlarda o bölgenin sakinleri, mahallenin vesikalı mukimleriydi. Bütün detayları tam hatırlamamakla beraber, haftalık mı, 15 günde bir mi, ayda bir mi, tam da söyleyemediğim herhangi bir zamanda Paşa hamamı bir günlüğüne genelevi kadınları için kapatılırdı. Mahallemizin vesikalı mukimleri, arka arkaya parkeden faytonlardan iner, hamama dalarlardı. Paşa hamamında yıkanır, paklanırlardı. Akşam saatlerinde hamamdan çıkan bu hatunların pembe yanaklı duruşları da çocukluk anılarımızın arasında saklı duruyor.
Faytonların, Xançepek’teki sağlı sollu kahvehanelerin sokaklara taşan kürsülerinin üzerinde oturmuş yarı kriminal şahsiyetlerin bakışları arasından kayarak mekânlarına doğru süzülüşünün seyri de onlar için sanırım bir başkaydı. Biz çocuktuk, sadece bugüne göre tahminlerimi aktarıyorum Xançepek’teki aklımda kalan bu bakışlar için.