Görmediğimiz şeyleri görmek olan Pareidolia, aslında birçok insanın farkında olmadan yaşadığı bir yanılsama; bulutlarda yüzler görmekten, arka plandaki uğultularda melodi duymaya kadar uzanan bir algı fenomeni. Bu psikolojik eğilim, beyinlerimizin anlam arayışıyla ilgilidir. Türkiye’nin güncel siyasi atmosferinde de benzer bir olguya rastlamak mümkün: Olaylara ve aktörlere bakarken pareidolia yaşamıyor muyuz? Belki de olayları ve figürleri, alıştığımız şablonlarla, görmediğimiz anlamlarla dolduruyoruz.
Türkiye’de siyaset gündemi sürekli dalgalı bir seyir izler. Her yeni olayda, geçmişte yaşanan krizleri, darbe dönemlerini ya da lider figürlerini hatırlamak gibi bir eğilimimiz var. Ekonomik zorluklar, seçim atmosferi, toplumsal gerginlikler; tüm bunlar, halkın zihninde eskiye dair izler bırakıyor. Bu tanıdık senaryolarda geçmiş figürleri görerek güncel olaylara dair anlamlar çıkarıyor, kahramanlar ve düşmanlar yaratıyoruz.
Pareidolia siyasette en çok komplo teorileriyle besleniyor. Birçok kişi, karmaşık olayların ardında gizli planlar, derin yapılar veya “dış güçler” arıyor. Son dönemde Türkiye’deki siyasi olaylara baktığımızda, her adımın arkasında derin bir bağlantı veya gizli bir güç olduğunu düşünmek, zihinlerde belirsizliği ve endişeyi azaltıyor. Her olayın bir amacı, arkasında bir niyet olduğunu düşünmek bize belirsizlikle başa çıkmada bir rahatlık sağlıyor. Bu, tıpkı gökyüzündeki bulutlarda semboller aramak gibi, siyasette de benzer yapılar aramamıza yol açıyor.
Türkiye’de yeni liderler sahneye çıktığında, onları geçmiş figürlerle kıyaslama eğilimi de yaygın. Yeni bir siyasetçi ortaya çıktığında, onu geçmiş dönemlerin liderlerine benzetmek ya da ona geçmişe dair bir anlam yüklemek toplumun ortak bir refleksi. Geçmişte bir liderin duruşunu veya söylemini hatırlatan bir jest ya da konuşma gördüğümüzde, tanıdık sembolleri bu yeni liderin üzerinde görmek istiyoruz. Bu karşılaştırmalar aslında, Türkiye’nin siyasi tarihinde yaşanan olayların bıraktığı izlerin bir yansıması.
Pareidolia, özellikle medyanın manipülasyonlarına da oldukça açık bir zayıflığımız. Türkiye medyasında, olayların nasıl sunulduğu, hangi mesajların ön plana çıkarıldığı, olayları nasıl anlamlandırdığımızı etkiliyor. Medya, belirli olayları belirli çerçevelerle sunarak zihinlerimizde sözde “görmediğimiz şeyleri” görmemizi sağlıyor. Böylece siyasi olaylar arasındaki bağlar, daha derin ve belirgin hale geliyor; arka planda gizli bir güç, bağlantı ya da amaç varmış gibi düşünmeye başlıyoruz. Medya, siyasi olayların arka planında görünmeyen yüzleri bizlere sunarak algımızı şekillendiriyor. Örneğin Medyanın olayları çarpıcı başlıklarla ya da belirli bir çerçevede sunması, halkın zihninde kolayca komplo teorilerinin ve gizli bağlantıların ortaya çıkmasına neden oluyor. Özellikle bazı olaylarda, medya anlatıları insanlara olayların daha derin bir bağlamda okunması gerektiğini düşündürüyor, bu da siyasetle ilgili pareidolia eğilimlerini güçlendiriyor.
Bir de önyargılar ve siyasi tutum Türkiye’nin yoğun kutuplaşma ortamında, bireylerin siyasi tutumları bu pareidolia eğilimini pekiştiriyor. Siyasi olayları yorumlarken, geçmişteki tecrübelerimiz ve önyargılarımız olayları nasıl algıladığımızı belirliyor. Örneğin, bir grup insan sürekli olarak belirli figürleri bir tehdit olarak görmeye eğilimliyken, diğer bir grup aynı figürleri kahramanlaştırıyor. Bu bakış açısı, aslında zihinlerimizin bize oynadığı bir oyunun sonucu olabilir; tıpkı gökyüzünde tanıdık semboller görmeye çalışmak gibi.
Türkiye’nin karmaşık siyasi yapısında anlam aramak elbette doğal. Ancak olayları ve liderleri analiz ederken kendimize şu soruyu sormak kritik: “Burada gerçekten bir bağlantı mı var, yoksa zihinlerimiz bize bir oyun mu oynuyor?” Pareidolia, insan zihninin doğal bir yanılsaması. Zihnimizin bu eğilimini bilmek, olayları ve aktörleri daha sağlıklı bir perspektifle değerlendirmemize yardımcı olabilir. Türkiye’nin karmaşık siyaset dünyasında gördüğümüz bağlantılar her zaman gerçek olmayabilir; belki de yalnızca zihnimizin arayışı ve kurgularından ibarettir.
Pareidolia, yalnızca doğada ya da nesnelerde değil, zihinlerimizde ve algılarımızda da yer edinmiş bir olgudur. Türkiye siyasetinde bu eğilimi göz önünde bulundurmak, bizlere daha objektif bir bakış açısı kazandırabilir. Her olayda ve liderde gördüğümüz bağlantılar, her zaman gerçeğin bir yansıması olmayabilir. Siyasetin karmaşıklığında anlam aramak doğaldır; fakat tıpkı bulutlarda gördüğümüz şekiller gibi, siyasi olaylarda gördüğümüz bağlantıların da her zaman gerçek olmadığını unutmamalıyız.
Dünya Genelinden Bazı Örnekler
Trump, ABD siyasetinde özellikle güçlü bir pareidolia örneği oluşturuyor. Kendisini destekleyen kesim, Trump’ı sıkça "derin devlete karşı savaşan" bir kahraman olarak görme eğiliminde. Özellikle 2020 seçimleri sonrasında, seçim sonuçlarının "çalıntı" olduğu inancı, olayların ardında gizli bir el arayan bir tür pareidolia olarak ortaya çıktı. Bu görüşte olanlar, basit bir seçim sürecini karmaşık bir komployla ilişkilendirdiler.
Almanya’da 2015 mülteci krizinde bazı aşırı sağ gruplar, hükümetin politikalarında “derin devlet” yapılanması ve gizli bir plan arayışına girmişti. Bu gruplar, gelen mültecilerin ardında büyük bir plan, Almanya’nın ulusal yapısını değiştirmeye yönelik bir komplo olduğu fikrine kapıldılar. Pareidolia burada, karmaşık sosyal ve politik olaylarda önyargılı bir bağlantı kurma şeklinde ortaya çıkıyor.
Rusya’da dış güçlerin iç olaylara müdahale ettiğine yönelik genel bir algı var. Örneğin, ekonomik sorunlar veya protestolar, çoğunlukla Batı’dan gelen bir tehdit olarak değerlendiriliyor ve halk tarafından kolayca bu çerçevede yorumlanabiliyor. Bu, Rus siyasetinde sıkça görülen bir pareidolia örneği; halk arasında olayların ardında Batı merkezli bir plan ya da tehdit arama eğilimi yaygın.
Türkiye’de siyasette pareidolia eğilimi, “örgütler” ve “derin devlet” gibi söylemlerle sıkça kendini gösteriyor. Özellikle her siyasi olayda bu grupların ya da yapılarının izi aranıyor, her krizde bu yapıların müdahalesi olabileceği düşünülüyor. Halkın bir kısmı, arka planda gizli bir ajandanın varlığına inanarak karmaşık olaylarda tanıdık anlamlar arıyor.
Ekonomik kriz dönemlerinde “dış güçler” algısı çok güçlü bir şekilde hissediliyor. Türk lirasındaki dalgalanmalarda ya da ekonomik sorunlarda, dış güçlerin müdahalesi olduğuna dair halk arasında yaygın bir kanı mevcut. Bu durum, karmaşık ekonomik olayları basite indirgeyerek arka planda tek bir güç ya da sebep görme eğiliminin bir yansıması.
Son dönemde Türkiye'deki toplumsal protestolar ve bazı muhalefet hareketleri, halkın bir kesiminde "derin yapılar" veya "yabancı güçler" tarafından desteklenen bir hareket olarak algılanabiliyor. Bu olaylar, kendi içinde bağımsız halk hareketleri olabilse de, bazı kesimlerde sürekli aynı şablona oturtuluyor ve olayların ardında karmaşık bir bağlantı arayışı ortaya çıkıyor. Bu algı, siyasi olayların arkasında büyük bir organizasyon ya da güç arayarak rahatlama sağlama ihtiyacını da ifade ediyor.
Pareidolia olgusunun, bireylerin zihninde gerçekte var olmayan bağlantılar ve anlamlar yaratarak siyasi olayları yorumlamayı ne kadar etkilediğini görebiliriz.
m.nesim.sevinc@gmail.com