“Dünyanın günleri sayılıdır. Kalbimize dönelim.”
-Müslim Coşkun
Son bir yıldır düzenli olarak çeşitli okullarda seminerler düzenliyoruz. Genel olarak eğitimden bahsettiğimiz seminerlerde ben ise hayattan bahsediyorum. Dünya her geçen gün daha da hızlanırken, insanlar hayattan uzaklaşıp farklı noktalara doğru ilerlerken ve hitap ettiğimiz kişiler henüz gençken çok zor bir konu. Ama bunu ben istedim!
Sınav sistemleri, eğitim, okul; bunlar gelip geçen ve değişen şeyler. Tabii ki bunlardan son derece istifade etmeliyiz ama bana kalırsa asıl önemli olan, hayat. Konuşmalarımın tümünde özellikle değinmek istediğim nokta ise her zaman “parayla alınamayacak şeyler”. Kendisi aynı zamanda bugünkü konumuz.
Peki nelerdir bu “parayla alınamayacak şeyler”?
Soğuk bir pazar gününü düşünelim, dışarıda kar hafif hafif yağıyor. İnsanlar dikkatli adımlarla bir yerlere gidiyorlar. Dünyayı beyaz bir örtü kaplamış, yapılacak olan işler ertelenmiş; önünüzde sıcak bir çay ve samimi bir dost. Bir yandan yeryüzünü izlerken bir yandan çayın buğusunu güzel bir sohbete katık ediyorsunuz. Bunu parayla satın alabilir misiniz?
Gelin huzurlu bir yaz akşamına gidelim. Dünyayı ince bir sessizlik kaplamış, ağustos böcekleri belirsiz yerlerde ritim katıyor akşama. Güneş hafif bir kızıllıkla batmaya çalışıyor. Siz ise işlerinizi bitirmiş yavaş adımlarla yürüyorsunuz ağaçların arasında.
En yorgun olduğunuz anda gelen bir arama, bir çocuğun gülüşü, kendinizi bulduğunuz düşünceler… Bunları parayla satın alabilir misiniz?
Samimiyeti, dostluğu, sevgiyi, iyi niyeti, iyiliği… Evet, iyiliği. İyilik yapmak, iyi olmak; bunlar da parayla alınmaz ve her insana da kısmet olmaz. İyilik yapar, eğreti durur; niyeti ve kişiliği er ya da geç ortaya çıkar. Maddiyatla imkan oluşturabilirsiniz fakat niyet oluşturamazsınız. O yüzden sahici olan niyettir. Niyeti parayla satın alabilir misiniz?
Seminerlerin tümünde bu konudan bahsederken gençlere bir fotoğraf gösteriyorum. Bakın, diyorum, bunu parayla satın alamazsınız. Öyle ki beni tanıyan ve bu yazıyı şu an okuyanların zihninde o fotoğrafın canlandığına eminim. Aynı zamanda masamda duruyor, baktıkça bana saf sevgiyi ve samimiyeti hatırlatıyor. Adıyaman’daki konteyner kentlerin birinde çocuklarla yaptığımız “kalp dinleme” etkinliğinin ardından çekilen bir fotoğraf. Ben ve bana sarılan çocuklar… Bana bu denli iyi hissettiren bir fotoğrafı sizlerle de paylaşmak istedim.Bu kez sormayacağım çünkü cevap belli, parayla satın alamayız.
Anlatmak istediğimi gençler anlıyor mu bilmiyorum fakat birinin anlaması bile hayat adına ümit verici bir şey. Çünkü insanın kıymetini değer verdiği ve vermediği şeyler belirler. Maddi şeyler eskir ve yerlerine bir yenisi gerekir. Maneviyatın ise modası yoktur ve eskimez.
Yeryüzünde yaşayan her insan bunun elbette farkına varacaktır. Er ya da geç.
Beni anlıyorsunuz değil mi sevgili okur?