Parası olmayan ölsün mü?

Diyarbakır Eczacı Odasının dün bir açıklaması oldu piyasada bulunmayan ilaçlar hakkında. Devamında da Covid tedavisinde kullanılan kan sulandırıcı ilaç için vatandaşın 116 TL fark ödemek zorunda kalacağı belirtiliyordu.

Açıklamayı okurken aklıma ilk geleni söyledim, şimdi de yazıyorum;

‘Ölsün’ diyor haramzadeler!

‘Herkes ölsün, biz yaşayalım’ diyorlar.

Sonra da Sosyal Devlet, Sosyal Adalet cümleleri kullanıyorlar.

Eski politikacıların deyimiyle;

Sosyal Devlet koruyucudur, sahiplenendir, bağrına basandır, yaşatandır. Devlet kendisini var edeni, yaşatanı yaşatacak ki, kendisi de yaşasın.
Sadece rantçılar yaşasın diye hareket edildiğinde, ortada ne devlet kalır ne de Millet. Devlette Millet de bir avuç çıkarcının, rantçının oyuncağı olur.

Kaldı ki, Devlet kimsenin babasının tapulu malı da değil, halkındır, o topraklarda yaşayan bireyler topluluğunun malıdır.

Mal mülk senin olacak, sen onun üzerinde iğreti yaşayacaksın, kiracı gibi geçici yaşayacaksın, sonra ömrü tükendiğinde çekip gideceksin. Birileri de senin malın üzerinde tepinerek yaşayacak, ‘Ben devleti temsil ediyorum, bu hakkı istediğim gibi kullanırım, yer-içer-gezerim, tozarım, yaşarım’ diyecek.

Sonra o devletin adı sosyal devlet olacak!

İlaç parası, elektrik parası, su parası, ısınma parası bulamayanların sorumluluğunu taşımayan bir devlet sosyal devlet değil, olamaz da.

Böyle olunca, adına ‘Çadır Devleti’ diyorlar.

*

İlaca erişim konusunda büyük sıkıntıların yaşandığını biliyoruz. Bir de ne olmuş bunun üzerine; ismi büyük bir ilaç firması, SGK’ya taahhüt ettiği ıskontoyu uygulamadan depolara ilaç yollamış. Yani, SGK’lılar düşük katkı payı ile alacağı kan sulandırıcı ilaç için 116 TL ödemek zorunda kalacak. Tabi ki parası varsa.

Ortada, ilaca erişim hakkını gasp eden bir durum var. İlaç firması taahhüt ettiği halde Devleti takmıyor, ‘Bu fiyata satarım’ diyor.

‘Parası olan yaşar, parası olmayan ölür’ diyorlar.