Suriye ve Irak’taki son duruma bakıyoruz;
Güya İslam adına hareket ettiğini söyleyen yüzü-gözü karanlıklar içinde olan birilerinin insanlık dışı uygulamalarına tanıklık ediyoruz. Sünni-Şii-Arap- Türkmen- Kürt fark etmiyor, ‘korku imparatorluğu’ devletinin temeline harç koymak adına kesiyorlar, biçiyorlar, kafatasları ile top oynuyorlar.
Ne adına?
İslam adına!
İslam devleti adına!
Böyle bir devlet mi?
Laik Devlet mi?
Ortadoğu’daki mevcut tabloya baktığımızda;
Elbette ki laik devlet
Laik devletin yönetme anlayışı ise ayrıca tartışılır.
Ancak özeti şudur;
Elit ve seçkinci bir kesimin hâkimiyetinde belli bir kesime hitap eden bir laik devlet anlayışı değil, din, dil, ırk, etnik kökeni nedeniyle yurttaşını ötekileştiremeyen, eşit yurttaşlık temelli bir laik devlet anlayışı olmalı.
**
Ortadoğu’nun yeniden yapılandırılması gibi bir senaryonun gündemleştiği bir döneme giriyoruz. Türkiye halklarının geleceği, yönetim anlayışı Ortadoğu coğrafyasındaki yönetim anlayışlarına paralel bir konuma ipotek edilmemelidir. İpotek edilmemesi için yapılacak şey nedir diye tartışacak olursak; Kilit unsur Kürtlerdir. Bunun için Federal Kürdistan Bölgesinin yönünü Arap coğrafyasından Türkiye coğrafyasına çevirmesi gerekiyor ki, buda ‘bağımsızlığını’ ilan etmesi ile mümkün olabilir. Şu anki tablo zaten Kürtlere başka bir yol bırakmıyor. Böyle bir tablonun gerçekleşme olasılığı çok yüksek. Böyle bir gelişme ‘Sürpriz’ değil. Bu durumu en iyi tahlil etmesi gereken Türkiye Cumhuriyeti Devletidir.
Sürecin böyle işleyeceğini var sayarsak, ondan sonraki gelişmelerin Türkiye’nin kendi coğrafyasında yaşayan Kürtlerle ilgili yürüttüğü politikanın sağlam anayasal temele oturması gibi bir durum çıkıyor karşımıza. Kürtlerin önemli nüfus yoğunluğunun Türkiye’nin bütün coğrafyalarındaki varlığına dikkatlerimizi yoğunlaştırdığımızda; karşımıza çıkan tablo ‘Birlikte yaşam’ oluyor.
Bu tabloyu iyi niyetli yaklaşımla analiz ettiğimizde Abdullah Öcalan’ın sunduğu
‘DEMOKRATİK CUMHURİYET
ORTAK VATAN
DEMOKRATİK ULUS’
Önermesi, Ortadoğu’daki yönetim anlayışlarının dışında bir yönetim anlayışının içselleştirilerek uygulama alanına sokulmasını gündemleştiriyor. Kürt sorununun çözümü için gerekli yasal zeminlerin hazırlanması, kamuoyuna deklere edilmesi son derece önem arz ediyor.