Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’den Uluslar arası Af Örgütüne ‘Fortacı’ benzetmesi.
Sur’u ihya projesinin temel atma töreni için geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’da bulunan Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, temel atma töreninde yaptığı konuşmada Uluslar arası Af Örgütünün hazırlamış olduğu raporlara ilişkin olarak da eleştirilerini dile getirdi. Uluslar arası Af Örgütünün kara bir propaganda yaptığını ve yalan söylediğini ifade eden Özhaseki, Uluslar arası Af Örgütüne ‘Fortacı’ benzetmesi yaptı.
Okumuş olduğu bir kitaptan bir ‘Fortacı’ hikâyesi aktaran Özhaseki, “Ya bu ne kadar yalansa onların, Uluslar arası Af Örgütünün söylediği de o kadar yalandır. Fortacı’lardan daha beter bunlar. Bunlar bizim kardeşliğimize göz koyanlar, bunlar bizim birliğimize, beraberliğimize göz koyan insanlar” diye konuştu.
Diyarbakır’ın Suriçi ilçesinin yeniden inşası için 3 projenin temel atma töreninde vatandaşlara hitaben konuşan Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, konuşmasında Uluslar arası Af Örgütünün Sur raporuna ilişkin olarak şunları söyledi:
“Kara bir propaganda yapılıyor”
“Fakat biz bütün bunları yaparken, çalışırken, didinirken bir taraftan da yalanlar dinmek bilmiyor. Kara bir propaganda yapılıyor. Ben aylardır Sur’la uğraşıyorum. Ara sokaklarının ismine kadar Allah’a şükür biliyorum. Burada yaptığımız projeler doğru projeler ve her attığımız adım da nihayetinde övünebileceğimiz Sur’a gitmek için de bir adımdır. Bunları yaparken ilk günden başladılar; ‘Sur’da tehcir var. Buradaki yerler boşaltılıp zenginlere verilecek, iş merkezleri yapılacak. Burada hayat son bulacak, kimse yaşamayacak.’ Bunlara bir de Uluslar arası Af Örgütü eklendi. Verdikleri raporlarda da diyorlar ki, ‘%98’i kamulaştırıldı, vatandaşın elinden alındı buralar. Orada insanlar göçe tabi tutuldular ve karşılıkları, bedelleri de verilmiyor.’ Arkadaşlar, bütün bu yalanlar arka arkaya söyleniyor. El insaf ya! Aylardır burada neler yaptığımıza sizler şahitsiniz.
“Uluslararası Af Örgütünün falanların yalanları da zaten eskiden de malumdu”
Biz buraya hükümet olarak 1 milyar 950 milyon TL pay ayırdık. Bu, bolluktan, kasalarımız taştığı, fazla verdiği için gidelim de biraz oraya harcayalım diye değil, binbir türlü sıkıntı içerisinde, sadece buradaki kardeşlerimizin yaralarını sarmak için. Vatandaşın hakkını vermek için, evi yıkılanın evini yapmak için yaptığımız işlerdir. Fakat o Uluslararası Af Örgütünün falanların yalanları da zaten eskiden de malumdu. Şimdi bakın 15 Temmuz’da bir darbe teşebbüsünde bulundular. Hain insanlar çıktılar 250 kardeşimizi şehit ettiler 2 bin 200 kardeşimizi yaraladılar. Bu milletin temsilcilerinin oturduğu meclisi bombaladılar. Ama öbür gün 18 Temmuz’da bir bildiri yayınlıyorlar; diyor ki, ‘Tamam orada bir darbe oldu ama darbeyi yapanlar da çok üzgünüz işte kaybettiler. Ama onlara insani davranılmadığı gibi bir his var içimizde.’ Allah sizi bildiği gibi yapsın! 250 kişi şehidimiz mağdur değil, 2 bin 200 kişi gazimiz mağdur değil ama bu darbe teşebbüsünde bulunanlar, meclisi bombalayanlar, masum insanların üzerine kurşun sıkan adiler masummuş. Yazıklar olsun size!
“Fortacı’lardan daha beter bunlar”
Diyarbakır’da herhalde bu yalan atanlara ‘Fortacı’ diyorlar değil mi, bir kitapta okumuştum. Fortacı’nın biri İstanbul’a gitmiş, orada kayığa binmiş. Sonra da geldiğinde anlatıyormuş, diyormuş ki, ‘kayığa bindim bir dalga var, görseniz dalgayı yeni caminin minaresine kadar çıkıyordu dalga. Tam o sırada top patladı ben de orucumu açayım dedim, baktım ki, Müezzin minareden kandil yakıyor, sigaramı da oradan yaktım.’ Ya bu ne kadar yalansa onların, Uluslar arası Af Örgütünün söylediği de o kadar yalandır. Bunlar ‘Fortacı’lardan’ daha beter. Bunlar bizim kardeşliğimize göz koyanlar, bunlar bizim birliğimize, beraberliğimize göz koyan insanlar. Ama şunu bilsinler ki, bunlar ne yaparlarsa yapsınlar, biz yaptığımız bu çalışmalarla kardeşlerimizin zararını tazmin ederek, onların gönüllerini kazanarak, onların yaralarını sararak, inşallah bir olacağız, beraber olacağız ve bu vatanı böldürmeyeceğiz. Bu bayrağı indirmeyeceğiz, bu ezanları da susturmak isteyenlere gereken dersi vereceğiz inşallah.”
Uluslararası Af Örgütünün Sur raporu
Uluslararası Af Örgütünün, Bakan Özhaseki’nin eleştirilerine konu olan Sur raporu ise, , “ Zorla yerinden edilen ve Mülksüzleştirilenler: Sur Sakinlerinin Evlerine Geri Dönme Hakkı” başlığı ile 6 Aralık 2016 tarihinde Diyarbakır’da açıklanmıştı. Uluslararası Af Örgütünün yayınladığı Sur raporunda,“Bölgede 500 bin insanın yerinden edildiğini, mülksüzleştirildiğini düşünüyoruz. Belli istatistiklere ulaşamadığımız için kesin rakamı veremiyoruz. Aslında 40 bin kişi olarak da çok yüksek bir rakam. Yerinden edilen insanların evlerine dönmeleri sağlanmalı. Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmeler zaten bütün bu hakları tanıyor” ifadelerine yer verilmişti.
“İnsanları yerinden etmek bir insan hakkı ihlalidir”
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner, Sur için hazırladıkları raporu açıkladıkları basın toplantısında şu ifadeleri kullanmıştı: “Bizim için bu raporun temel konusu, zorunlu göç. Sokağa çıkma yasakları daha önce de söylediğimiz gibi keyfi, orantısız bir uygulamaydı. Avrupa Konseyinin dediği gibi, ‘yasal olmayan bir uygulamadır’.Hem sokağa çıkma yasağı keyfi, orantısız bir uygulamadır, dolayısıyla bunun sonucu yerinden edilme, zorunlu göç de yasadışıdır. İnsanları yerinden etmek bir insan hakkı ihlalidir. Özellikle Türkiye’nin taraf olduğu medeni ve siyasi sözleşmesinin 12. Madde; ‘hareket özgürlüğü’ hakkı ihlal ediliyor.”
Ali Abbas YILMAZ