Özelleştirmeden göçmenlere

NACİ SAPAN
Naci Sapan
Yanlış özelleştirme politikalarından yanlış göçmen politikalarına kadar uzayan silsilede o kadar çok sorunla karşı karşıyayız ki, işin içinden nasıl çıkılır diye düşünmemek mümkün değil.
Ama işin içinden çıkılır.
Osmanlının da son dönemi böyleydi, fatura daha ağırdı, ancak işin içinden çıkıldı, bugünlere kadar gelindi. Osmanlıdan çıkılırken tecrübe yoktu, şimdi yıllara dayalı bir tecrübe var, cumhuriyetin ilk yıllarının tecrübesi var.
Cumhuriyetin birinci yüzyılını becerenler ikinci yüzyılını da garantiye alacak beceriyi mutlaka gösterecektir. Osmanlıdan çıkarken hem tecrübe hem de teknoloji yoktu, şimdi hem tecrübe hem de teknoloji var. Geriye bir miktar fedakârlık bir de namuslu olmak kalıyor.
Hırsızdan, yalancıdan, talancıdan, soyguncudan, mafyadan arınmış, arındırılmış bir yönetim kadrosu ile zafer Cumhuriyetin ikinci yüzyılının, çocuklarımızın, torunlarımızın olur.
*
Sadece enerji özelleştirmesi dahi vatandaşı canından bezdirmiş durumda. Türkiye genelinde vatandaşın cebini delip geçen faturalar karşısındaki çaresizliğe hepimiz tanığız. Kendi bölgemizde DEDAŞ eziyetine ciddi tanıklığımız var. Kaçak-kayıp diyerek oluşturdukları baskının altında bizler ezilirken, onlar kazançlarını katlayarak yollarına devam ediyorlar.
Yetmezmiş gibi hiçbir itirazı da dikkate almıyorlar.
‘Yersen’ tadında bir tavır içindeler.
*
İşte o nedenle yanlış özelleştirme politikaları diyoruz.
Ülkenin kaynaklarının tamamı şahsi mi?
Değil.
Halkın malı, hepimizin ortak malı olmasına rağmen, birilerinin şahsi kontrolüne sunuldu, soyuluyoruz!
Halk kendisine ait olana dahi makul ölçülerde ödeme yapmaya zaten razı, gereği de bu.
Ancak, bunlarda sınır yok.
Daya gitsin faturayı!
Geliri var mı yok mu, pandemi, korona günleri kimin umurunda.
*
Göçmenler konusunda da başıboş bir politika izleniyor.
Sırf bu yüzden Türkiye cumhuriyeti yurttaşları arasında tartışma-kavga var.
Dünya standartlarında olduğu gibi mülteci statüsü uygulanmıyor.
Temelde yapılmak istenen nedir bilemiyoruz, ancak yüz yüze olduğumuz durum, tamamen duygusal. Bir kesim, göçmenlere (Afgan, Suriyeli, Somalili) insani olarak sahip çıkılması gerektiğini söylüyor, bir kesim bu şekilde rastgele yerleşmemeleri gerektiği konusunda ısrarlı.
Böyle olunca, mülteci statüsü devlet politikası olmayınca, mesele yurttaşlar arasında ‘etnik’ suçlamaları gündeme getirdi, yurttaşlar birbirini faşistliğe kadar varan kelimelerle suçlamaya başladı.
 
Kim ne derse desin, duygusallıktan azade meseleye baktığımızda; uluslar arası mülteci statüsüne bağlı bir politika izlenmediği sürece, göçmenler konusu ülkede ciddi sorun olarak tartışılacaktır.
O nedenle; özelleştirmeden göçmen kabulüne kadar her şeyin ciddi sorun olduğunu en başta vurguladım.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.