Özel sektörde özel öğretim alanı, özel okullar, sınavlara hazırlık kursları, rehabilitasyon merkezleri, dil kursları ile muhtelif kursları kapsar. Bu alanda binlerce eğitimci istihdam edilmektedir. Peki, çalışma koşulları ne durumda, çalışanlar emeklerinin karşılığını alabiliyorlar mı, yasal hak ve statüleri var mı?
Ülkemizde özel öğretim sektörü, 2000’li yıllarla birlikte hızla gelişerek, kurum sayılarında ciddi artışlar meydana geldi. Özellikle 2015 yılından bu yana(dershanelerin kapatılması bir milattır) okul ve kurs(yeni dershane modeli)merkezlerinin sayısı gittikçe arttı. Tabi bununla beraber çalışan eğitimci sayısında da yüzbinlerle ifade edilebilecek bir artış söz konusu oldu. Hem kurum sayısındaki artış hem de çalışan eğitimci sayısındaki artış bu alanda çalışma koşullarından kaynaklı ciddi sıkıntıların oluşmasına yol açmıştır.
Şimdi gelin yukarıdaki sorulara cevap aramaya çalışalım.
Özel öğretim kurumları5580 yasasına tabi olmasına rağmen, yasanın gereği ne yazık ki yerine getirilmemektedir. Tüm özel öğretim kurumlarında ve özellikle dershanelerin yerine açılan hazırlık kurslarında çalışan eğitimcilerin statüsü ve güvenceleri neredeyse hiçbir hukuki dayanağa sahip değildir. Çalışma koşullarını düzenleyen 4857 yasası başta olmak üzere kıdem tazminatını ilgilendiren 1475 yasasıda sözleşmelerin 12 aydan az yada 12 ay dolmadan yenilenmesi gibi hukuk dışı uygulamalarla eğitimcilerin tazminat hakkı ile diğer hakları gasp edilerek bu yasalar bir tarafa bırakılmaktadır. Özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmenler bu yasaların hiç birinden gerçek manada yararlanamamaktadır.(Güvencesiz Öğretmen yazımda ilgili yasalara dönük ayrıntılı bilgi mevcut) Kurumların önemli bir kısmı eğitimcileri kaçak bile çalıştırmaktadır. Yasal statü ve haklardan mahrum bırakılan eğitimciler her türlü keyfiliğe, hukuk dışılığa maruz kalmaktadırlar.
Çalışmak zorunda kalan eğitimcilerin ekonomik kaygılarının istismar edilmesi hem özsaygılarının kaybolmasına hem de hak arayışında olan meslektaşlarıyla karşı karşıya kalmalarına yol açmaktadır. Büyük çelişki ve baskı altında emek harcayan eğitimciler hem kendilerine hem de dış dünyaya yabancılaşmaktadırlar. Bu travmatik durumları yaşayan eğitimcilerin kendileriyle barışık olmaları, gerçek anlamda verimli olmaları mümkün değildir. Özellikle sözleşme dönemlerinde uygulanan mobbingler, uygunsuz pazarlıklar, gayri resmi sözleşmeler işin vahametini ortaya koymaktadır.
Özel sektörde çalışan eğitimcilerin en temel sorunlarını özetleyecek olursak;
Resmi olmayan sözleşmeler
Esnek mesai
Düşük ücretler
Mobbingler, angaryalar
Sigortasızlık
Yukarıda sıralanan temel sorunlar yıllardır devam etmekte ve hatta daha vahim noktalara varmış durumda. “Hak verilmez alınır” anlayışından hareketle özel sektörde çalışan eğitimcilerin tribünlerden inip sahaya çıkmaları gerekiyor. Bir başka ifadeyle şikâyetçi olup sonra razı olma devrinin kapatılıp birlik, beraberlik ve dayanışma içinde hareket edilmesi gerekiyor. Burada amaç, düşman yaratmak değil hukuki ve insani çerçeve de yapılabileceklere dönük yasal haklar ve statü elde etmek olmalıdır. Sosyal hukuk devletlerinde yurttaşların insani ölçüde yaşam sürmeleri için devletin yasal zemin oluşturması ve imkân sağlaması bir zorunluluktur. Bizim gibi sistemi sıkıntılı ülkelerde bu durum gelişmiş ülkelerin çok uzağında kalmaktadır. Sistem yürütücüleri yıllardır maalesef emekçiden yana değil işverenden yana tavır aldıklarından iş başa düşmektedir.
Yasa ve insaniyet tanımadan eğitim emekçilerinin emeğini sömürerek servet edinenlere karşı özel sektör eğitimcilerinin, çalıştıkları kurumlar fark etmeksizin artık ivedilikle ortak paydalarda bir araya gelerek yasal statüye ve özlük haklarına kavuşabilmek için örgütlü bir güce dönüşmeleri şarttır. Bu açıdan bakınca özel sektörde çalışan öğretmenlerin hak arayışlarını yansıtabilecekleri ve günden güne gücü artmaya başlayan bir zemin var.2022 Şubatın da tüzel kişiliğini yaptıkları kongreyle ilan eden Öğretmen Sendikası( Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası)kısa sürede ülke çapında hukuki zeminde ciddi bir umut yeşertti. Yıllardır ‘sahipsiz’ bırakılan sektör eğitimcilerinin sesi olma çabasında olan öğretmen sendikasının bu değerli mücadelesini görmek ve sahiplenmek gerekiyor.
Hak için, hukuk için, insanca yaşam için mücadele edenlerin yolu aydınlık olsun…