SP’nin Kürt raporu Aralık’ta açıklanacak!
Kürt sorununun temel insan hakları ve hukukun üstünlüğü temelinde çözüleceğinin altını çizen Karamollaoğlu, bölgenin problemlerinin bir bütün halinde ele alınması gerektiğini belirterek, “Sadece bir noktaya yüklenerek işlerin biteceği gibi bir kanatın doğru olmayacağını düşünüyoruz. Halkın içinde bulunduğu psikolojik durumu, beklentileri, sıkıntıları hep birlikte ele almak lazım. İstesek de istemsek de bölgede anarşik bir ortam var. Bütün bunları bahsettiğimiz raporda daha netleştirmiş olacağız” diye konuştu.
Doğru bulmuyoruz, yanlış şeylerdir!
Dokunulmazlıkları kaldırılarak hapse atılan HDP’li vekiller ve tutuklanarak yerlerine kayyum atanan belediye başkanlarının durumuna ilişkin konuşan Karamolaoğlu, “Şimdi siz seçimle geleni başka vesilelerle makamlarından uzaklaştırır veya başka müeyyidelere tabi tutarsanız bu yaklaşım mahsurlu olur ve problemleri çözmez. Onun için bu tutumu doğru bulmuyoruz. Gerek belediye başkanlarının yerine kayyum atanması gerekse de milletvekillerinin hemen dokunulmazlıklarına bakmadan tutuklanmaları yanlış şeylerdir” dedi.
Ortak aday kutuplaşmaya götürür!
OHAL sürecinde seçime gitmenin milletin tepkisini çekeceğini belirten Karamollaoğlu, 2019 seçimlerinde ortak aday meselesine ilişkin olarak ise şunları söyledi: “Ortak bir aday dediğiniz zaman bunun kendiliğinden oluşması icap eder. Yani, ortak bir aday çıkaralım dediğimizde bu kutuplaşama noktasına doğru gider. Hani, ‘Ha Ali kel ha kel Ali’ derler ya şimdi bu mana aynı sonucu verecek de yaklaşım tarzı farklı olması gerekiyor. Bir araya gelip bir aday üzerinde ittifak ettik diyerek bir aday çıkartmak kutuplaşmaya vesile olur. Bir aday çıkar da herkes bu adayı destekleme konusunda ittifak ederse o zaman kutuplaşma havası biraz olsun kırılmış olur
Güneydoğu Anadolu gezileri kapsamında Diyarbakır’a gelen Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Karamollaoğlu ile başta Kürt çalıştayı olmak üzere bölge ve ülke gündemine ilişkin bir dizi konuya ilişkin görüştük.
Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu,
Buraya her ne kadar Saadet partisi Genel Başkanı olarak gelseniz de Milli Görüşü temsilen burada bulunuyorsunuz. Geleneğinizin bölgede eskiden beri ciddi bir kitle tabanı vardı ancak bu taban yıllardır siyasi temsiliyetini AK Partide buluyor. Ancak AK Partinin MHP ile birlikte girdiği süreçte yürüttüğü politikalar ve Kürt sorununa yaklaşımı muhafazakâr Kürt seçmende ciddi bir rahatsızlık uyandırmış bulunuyor. Diyarbakır’a gelişinizin tam da bu döneme denk gelmiş olması, AK Partiden boşalan yeri doldurma yönünde algılanabilir mi, ayrıca Kürt sorununun çözümü noktasında sizin somut politik açılımlarınız olacak mı?
‘15 – 16 Aralık’ta Diyarbakır’da yapacağımız Genel İdare Kurulu toplantısında açıklayacağız’
“Bu konudaki düşüncelerimizi olgunlaştırıyoruz ve yakında bunu bir rapor halinde açıklayacağız. Biz bir Kürt çalıştayı yaptık. Daha önce arkadaşlarımız burada bir araya geldiler. Sonra Ankara’da buradaki görüşlerin ışığında bir toplantı daha yapıldı. Şuanda o konuda bir rapor hazırlandı. O raporun üzerinde biraz daha çalışıp onu daha da olgunlaştıracağız ve inşallah 15 – 16 Aralık’ta Diyarbakır’da bir Genel İdare Kurulu toplantısı yapacağız. Bu toplantıda da kısmen bu konuları gündeme getireceğiz. Tabii ki, biz bu meseleleri ele alırken hem genel olarak Türkiye’nin insan hakları yönünden, hukukun üstünlüğü yönünden hem bu bölgeye yaklaşımdaki ekonomik politikalar yönünden, eğitim politikaları yönünden bir tasnifin yapılması lazım.
Raporun olgunlaşan kısımlarından biraz bahsedebilir misiniz?
Raporda tüm detayları aktaracağız
O gün gelemden bahsedersem o günün önemini azaltmış olurum. İnşallah o gün geldiğinde tüm detayları aktaralım. Ama tabii ki, buranın problemlerini bir bütün olarak ele almamız lazım. Sadece bir noktaya yüklenerek işlerin biteceği gibi bir kanatın doğru olmayacağını düşünüyoruz. Halkın içinde bulunduğu psikolojik durumu, beklentileri, sıkıntıları hep birlikte ele almak lazım. İstesek de istemsek de bölgede anarşik bir ortam var. Bütün bunları bahsettiğimiz raporda daha netleştirmiş olacağız.
Bölgedeki şehirlerde bir çatışmalı süreç yaşandı ve bunun sonucunda bölge halkı ciddi travmalar yaşadı. Sizin gerek referandum sürecinde dikkat çektiğiniz gerekse de bugünkü konuşmalarınızda da özellikle vurguladığınız “kutuplaşma” konusu ülkenin genelinde ciddi bir sorun olarak öne çıkıyor. Kürt sorunundaki çözümsüzlük de bu kutuplaşmayı büyüten konuların başındadır. Sizce ülkedeki bu kutuplaşmanın ortadan kalkmasının koşulları nedir?
‘Kutuplaşmanın ortadan kaldırılmasındaki birinci görev parti liderlerine düşer’
Bunun üstesinden gelmek mecburiyetindeyiz. Kutuplaşmanın ortadan kaldırılmasındaki birinci görev parti liderlerine düşer. Çünkü onların söylemleri bu kutuplaşmayı arttırır veya azaltır. Siz sürekli olarak bir düşman oluşturma yoluna girerseniz dostluğu nasıl pekiştireceksiniz ki? Elbette ki siyasiler politikalarla tenkit edilir, yaklaşımların üzerinde farklı fikirler olur, aynı şeyler benimsenmeyebilir ama bu ancak konuşularak ifade edilir ve çözülür, kavga ederek değil. Burada üslup bir numaralı meseledir. Siz bir insana hakaret ederek meseleleri ortaya koymaya kalkarsanız kim olursa sizi dinlemez. Kimse hakaret duymak istemez. Hakaret duyan kişinin tepkisi de reaksiyoner olur. Kutuplaşmadaki birinci mesele insanların birbirini dinlemememsidir. Herkes kendi taraftarlarını kendine bağlı tutabilmek için sürekli olarak karşı tarafı kötülüyorlar, dışlıyorlar.
Dışlanma dediğiniz noktada şunu sormak istiyorum; bölgedeki seçmenlerin büyük bir bölümünün temsilcileri şuan mecliste değiller ve böyle bir durumu siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bunlar yanlıştır, doğru bulmuyoruz!
Bu yanlış bir şeydir. Özellikle bunu bugün iktidarda bulunan AK Parti de geçmişte söyledi. Neydi o, ‘seçimle gelen seçimle gider’. Şimdi siz seçimle geleni başka vesilelerle makamlarından uzaklaştırır veya başka müeyyidelere tabi tutarsanız bu yaklaşım mahsurlu olur ve problemleri çözmez. Onun için bu tutumu doğru bulmuyoruz. Gerek belediye başkanlarının yerine kayyum atanması gerekse de milletvekillerinin hemen dokunulmazlıklarına bakmadan tutuklanmaları yanlış şeylerdir.
‘OHAL’de siz hukuka bağlı olmadan karar alır ve icraat yaparsınız’
Yine bir başka konu OHAL ilanı. Doğrudur bir 15 Temmuz kalkışması oldu ve çok ciddi bir tehditle karşı karşıya kalındı. Bunun ardından OHAL ilanı yerindedir ancak OHAL’i siz üç ayda bir yenilemeye kalkarsanız OHAL olağan hale gelir bu da hukuku ortadan kaldırır. Çünkü OHAL’de siz hukuka bağlı olmadan karar alır ve icraat yaparsınız.
OHAL sizce ne kadar sürer, seçimlere kadar OHAL devam eder mi ya da OHAL altında seçime gitmek seçimleri gölgeler mi?
‘Hükümetin milleti OHAL’de seçime götürmesi tepki çeker’
Tabii ki, bu yanlış olur. Hükümetin milleti OHAL’de seçime götürmesi tepki çeker. Bu doğru olmayan bir husustur.
2019 seçimleri için ittifaklar konuşuluyor ve siz de kendi adayınızı çıkaracağınızı belirttiniz?
İttifaklar üzerine…
Bizim bütün çabamız bir kutuplaşma olmasın karşılıklı iki blok gibi çıkılmasın diyedir. Konuşmalar, görüşmeler yapılır prensiplerde ittifak sağlanırsa bu ortam kutuplaşma olmadan bir çözüm bulma ihtimalini bize verir. Bundan dolayı başka adaylar da çıkabilir. Partilerin dışında da aday göstermek için yüz bin imza lazım. CHP bir aday çıkarır gibi gözüküyor. Bir aday çıkarır ama o günkü şartlar dahilinde belki adayını geri çekebilir. MHP bir aday çıkarır mı zannetmiyorum. İktidarla aynı paralele girdiler ve kendisinin de tek başına başarılı olmayacağını bildikleri için iktidarla beraber hareket ederler. HDP çıkarır mı, çıkarabilir ama onlar da tek başlarına bir yere gidemeyeceklerini bildikleri için bundan imtina edebilirler.
Referandumda ‘Hayır’ diyenlerin ortak bir aday çıkarma ihtimalini siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kutuplaşmaya neden olmadan…
Ortak bir aday dediğiniz zaman bunun kendiliğinden oluşması icap eder. Yani, ortak bir aday çıkaralım dediğimizde bu kutuplaşama noktasına doğru gider. Hani, ‘Ha Ali kel ha kel Ali’ derler ya şimdi bu mana aynı sonucu verecek de yaklaşım tarzı farklı olması gerekiyor. Bir araya gelip bir aday üzerinde ittifak ettik diyerek bir aday çıkartmak kutuplaşmaya vesile olur. Bir aday çıkar da herkes bu adayı destekleme konusunda ittifak ederse o zaman kutuplaşma havası biraz olsun kırılmış olur. Bu tabii ki benim kanaatimdir.
2019 seçimlerine yönelik olarak partinizin bölgedeki muhafazakâr Kürt seçmenlerden ne gibi beklentileriniz var?
‘Türkiye’de bütün kesimleri tatmin edecek bir adaya ihtiyaç duyuyoruz’
Bizim çıkaracağımız adayın bu bölgede tasvip göreceğini ümit ediyorum. Şuan adayın kim olacağı konusunda da kesinleşmiş bir kanaatimiz yok. Biz hem kendi tabanımızı hem de Türkiye’de bütün kesimleri tatmin edecek bir adaya ihtiyaç duyuyoruz. AK Partiden kopanları, CHP’yi, HDP’yi ve hatta MHP’nin içindeki bir kesim seçmenin oyunu olabilecek bir aday göstermemiz lazım. Elbette ki böyle bir tercih yapmak zor bir iş ama başka da çaremiz yok. AK Partinin bugün belli bir çoğunluğu var ve onun karşısına bir aday çıkaracaksak tüm bu kesimlerin oyunu alabilecek bir aday çıkarmaya mecburuz. İnşallah bunu başarırız diye ümit ediyorum.
Bölge gündemi dışında güncel bir soru sormak istiyorum; bildiğiniz gibi hükümet cenahında Reza Zarrab davasına farklı bir misyon biçiliyor, hükümet bu davanın “17-25 Aralık kumpasının” devamı niteliğinde olduğunu değerlendiriyor. Sizce Zarrab davası nereye oturuyor?
‘Tayyip Beyi köşeye sıkıştırmak için Zarrab’tan bir şeyler kopardılar’
Benim kanaatim şu; ABD geçmişte Tayyip Beyi destekledi ama beklentilerini tam olarak alamadı. Onun üzerine Türkiye’yi köşeye sıkıştırabilmek için böyle bir girişimde bulunuyor. ABD’nin İran’a karşı bir ambargosu var ama İran’a olan bu ambargoyu bütün ülkeler deliyor. Türkiye’de kendi ihtiyaçlarını tatmin edebilmek için bu ambargoyu kısmen delmiş durumda. Belki başkalarının aldığı tedbirleri tam almadılar, alsalar daha doğru olurdu. Bundan dolayı hükümetin üzerine gidiliyor kanaatindeyim. Bunun ötesinde şuan ortaya başka bir şey atılırsa göreceğiz. Ama görünen o ki, anlaşılan Tayyip Beyi köşeye sıkıştırmak için Zarrab’tan bir şeyler kopardılar bunlar. Yani, bir itirafçı durumuna düşürdüler. Zarrab’a bir şeyleri itiraf edersen kendini kurtarırısın dediler. Amerikan hukuk sisteminde bu var; siz savcılarla, hakimlerle anlaşırsanız cezalar hafifliyor, hatta bazen bütünüyle ortadan kalkıyor. Amerika öyle hukukun üstünlüğüne falan soyunmuş değil. Türkiye’yi bugünkü haliyle de bundan sonraki durumuyla da köşeye sıkıştırma kararında diye görüyorum. Allah sonumuzu hayır etsin!
Son olarak Diyarbakır halkına bir mesajınız var mı?
‘Bölge insanı bizi tanıyor’
Tabii Diyarbakır bu bölgenin en önemli şehridir ve biz geçmişte buralarda yaşayan insanımızın büyük bir kısmının desteğini aldık. Hem genel seçimlerde hem mahalli seçimlerde burada belli bir tabanımız oldu. Yani, bu bölge insanı bizi tanıyor. Biz şuanda bu bölgede yaşayan vatandaşlarımızın daha iyi şartlara kavuşması gerektiğine inanıyoruz. Bölgenin çok problemleri var. Bu problemlerin de bizim yaklaşımımızla çözülebileceğine inanıyorum. İnşallah buradan bize ciddi bir destek geleceği kanaatindeyiz.”
Ali Abbas Yılmaz / Özel