ORTA DOĞU YARASI ARTIK FİTİL TUTMAZ OLDU

Mümin Ağcakaya

 

                                         

                Dünya siyasal tarihi açısında savaş ve çatışmaların en çok yaşandığı coğrafya neresidir diye sorguladığımızda hemen ilk aklımıza Orta-Doğu gelmektedir.

İnsanlığa ve uygarlığa ait ilklerin ortaya çıktığı, adeta zenginliklerin diyarı bu kadim coğrafya, neredeyse hiç gün yüzü görmedi. Bu kadar köklü tarihsel bir geçmişe sahip olan; çok zengin yer altı ve yer üstü kaynaklarına sahip olmasına rağmen; bu topraklarda yaşayan halklar bir türlü huzura kavuşamadı. Bu zenginliklerden en az kendileri yararlandı. Tarihi, coğrafik ve enerji alanındaki zenginlikleri adeta başlarına bela oldu. Nimetlerini başkaları, cefasını ise kendileri çekti.

 Böylesine trajik bir geçmişin oluşmasında, dar çıkarları için; bütünü feda eden yerel güçlerin takındıkları tutum ve ilişki biçimlerinin katkısı büyük oldu. Kendi aralarındaki çıkar, çelişki ve çatışmaları; dış müdahaleler için önemli bir zemin sundu. Bölge güçleri arasında yaşanan bu hengâmelerden halklar zayıf düştü.  Bu zayıflık dış güçlerin işgal, istila ve yağmalarına önemli fırsatlar sundu, onların işlerini kolaylaştırdı.

 Orta-Doğu coğrafyasının yer altı ve yer üstünün zengin  rezervleri bu alanlara , sürekli göz dikilmesine neden oldu. Bu amaçla bölge güçleri  birbirlerine karşı konumlandırılarak sürekli bir çatışma ortamında tutuldu . Bu iç çatışmalardan dolayı  sürekli güç kaybetmesi dış müdahalecilerin işlerini kolaylaştırdı. Onlara müdahale gerekçeleri oluşturdu. Bitmez tükenmez iç kavgalarda  kaybeden taraf her zaman Orta-Doğu halkları oldu.

Enerji kaynakları üzerinde hâkimiyet kurma istemi nasıl geçmişte dünya savaşının çıkmasına yol açtıysa; günümüzde de aynı şekilde yeni bir paylaşım savaşının da nedeni olmaktadır. Bu kadar zenginlik fazlasıyla iştah kabartmaktadır.Dolayısıyla  bu iştahın karşılığı bölge halklarının kanına ve canına mal olmaktadır.

Tarihsel süreç boyunca sürekli işgal ve istila alanı olan bu coğrafya bedel ödemekten artık yorgun düştü. Sürekli kanayan yara artık fitil tutmaz oldu. Bu kadar savaş, kahramanlık ve ihanetlerin yaşandığı bu coğrafya için insan; kanayan bu yaradan akan kan mı daha fazla yoksa çıkarılan petrol mü? Diye sormadan edemiyor.

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.