Son zamanlarda ‘’Selahattin Demirtaş, ‘Seni Başkan yaptırmayacağız’ demese, AKP ile hükümet ortağı olsa bugünlerde yaşayacaklarımızı yaşamazdık. Kürtler HDP içinde Türk solunun peşine takılmasa, bugün Suriye’de yaşananlar da yaşanmazdı’’ tezini hâkim kılmaya çalışan bir kesim ‘müthiş’ bir algı operasyonu gerçekleştiriyor.
Türkiye Sosyalist Hareketi demekten kaçarak Türk solu deyimiyle, aynı zamanda Türk-Kürt ayırımcılığını gündemleştiren belki de ‘görevli’ bir kesimin 2015 Haziran seçimleri sonrasına atfen ortaya attığı bu tez, siyaset sosyoloji ile bağdaşmıyor. Hatta ‘MHP yerine ortak HDP olurdu’ gibi, omurgasız siyaset tarzını tartışıyor olmalarını öngörüsüzlük olarak değerlendirmek gerekiyor.
Zaten ne olduysa 7 Haziran-1 Kasım arasında ve sonrasında oldu. O günleri hatırlayalım; HDP, 7 Haziran sonrası ‘bütün formüllere’ varım diye sayısız açıklama yaptı. Hatta AKP-MHP hükümetine dışarıdan güvenoyu vereceklerini dahi söylediler. O zaman MHP ‘Vatan-Millet-Sakarya’ edebiyatı yapıyordu, HDP’yi de gri tablo içinde değerlendiriyordu.
Tersi olsa, MHP’nin yerine HDP- AKP ortaklığı bugüne kadar devam mı edecekti? Etmeyecekti, daha ağır sonuçlar yaşanacaktı. Bugün MHP’ye yapılan bütün ağır eleştiriler HDP’ye yapılacaktı. Çünkü mesele sadece Suriye’ye, ya da oradaki Kürtlere yönelik gerçekleşen kişisel bir operasyon değil. Uluslararası politikalar sonucu gerçekleşen uzun vadeli operasyonun bir parçasıdır Suriye ve Kürtler.
**
O nedenle; ‘öyle olsaydı böyle olmazdı, bugünleri yaşamazdık’ görüş ve tezi doğru bir yaklaşım olmadığı gibi, gerçekleşen sonuçlar üzerinden rahatça yapılan yorumlar, öngörüsüz tez üretimidir. Yukarıda dediğim gibi siyaset sosyolojisinden uzak, rasyonel temelleri olmayan, ‘kahve sohbetleri’ tadında derlenerek ortaya atılan öneriler, bizim dışımızda yazılmış uzun vadeli Ortadoğu politikalarının temellerine uygun öneriler değil. ‘Halamın bıyığı olsa amcam, teyzemin bıyığı olsa dayım olurdu’ esprisine denk gelen öngörüsüz bir sonucu tartışıyoruz.
Kim nerede, nasıl, ne şekilde yerini alırsa alsın, geleceğimiz nokta bugün geldiğimiz noktaydı. Öngörüsü olan siyasetçiler, uluslararası politikacıların bugünlerle ilgili tespitleri vardı, ayrıca.
Kimse Amerika’yı, Rusya’yı yeniden keşfetmiyor.
Kürtler, bu iki ülkeyi herkesten daha iyi tanıyor.
Ortadoğu’daki karşılıklı satışlar, bir sonraki zamanda ittifaka dönüşebilir. Coğrafya böyle; savaşı-barışı, ölmeyi öldürmeyi, karşılıklı satışı, karşılıklı ittifakı içinde barındırıyor. Satrancı iyi oynayan, hamleyi zamanında yapan kazanıyor.
**
Dönüyoruz HDP’ye dönük tezlere; ‘Türk solunun peşine takıldılar’ yaygarasının asıl ana kaynağı Kürt-İslam sentezcilerinin muhafazakâr Kürtleri etkileme çabalarının sonuçları olarak ortaya atılıyor ki, kaybeden AKP’nin yeniden canlanmasına katkı olsun! Bu arada, Kürtler Türkiye Sosyalist Hareketinden uzaklaşsın, laik damar yok olsun çabalarını da gözden kaçırmamak gerekir.