Önemli olan; ‘Hep birlikte kazanmak’

NACİ SAPAN

Toplumların tarihsel süreç içinde değişim-dönüşüm yâda yıkımlarına neden olan evrelerin seyir biçimlerinin takiplerini yaptığımızda; bazen kademeli, toplumsal mutabakat normları dâhilinde, geleceğe umutlu adımlar atıldığına, tempolu yürüme biçimiyle sağlam temeller yaratıldığına, bazen de hiç beklenmedik bir şekilde o toplumların yıkımına neden olan durumların varlığına tanıklık ederiz.

 

İnsanlık tarihinin başlangıcından bugüne kadarki süreçte de bunlara benzer durumların varlığından haberdarız. Yakın tarihte de Irak, Suriye, Libya, Mısır gibi ülkelerin karşı karşıya olduğu, yıkım ifadesi ile tanımlayabileceğimiz mevcut durumun tanıkları olduk. Elbette ki, neden-sonuç ilişkisi tartışma konusudur, ayrıca tartışılıyor da.

 

Bana göre ne kadar tartışılırsa tartışılsın, temeldeki gerçek; toplumsal mutabakat konusunda ortak bir noktada buluşmaların aranmaması ve yakalanamamasıdır. Statükocu yönetim biçimlerinin varlıklarını aynı minvalde sürdürmek istemesinin toplumlara dayattığı durumun sonucudur bu ülkelerde yaşananlar.

 

Bazılarında Perşembenin gelişi Çarşambadan belliydi. Buna rağmen bu ülkelerin yönetimleri çerçevelendikleri statükonun sınırlarını zorlayarak toplumun algısına gelecekle ilgili olumlu izler yansıtmayı denemediler, denemek istemediler. Yansıyan olumsuzluklar da, olumsuz sonuçları beraberinde getirdi.  

Böyle olunca da; Müslüman’ın Müslüman’a üstünlük sağlaması adına bir katliam tablosu çıktı karşımıza.

 

Bunları yazarken bir anda aklıma gelen Türkiye ve Türkiye’deki gelişmeler oldu, biraz ürktüm. Bizde de her şey aşırı süratli ve normal hızın çok-çok üstünde seyrediyor. ‘Türkiye’de siyaset kurumu, toplumsal algı, normal hızın üstünde seyreden bu durumu nasıl organize eder ve gelecekle ilgili nasıl olumlu sinyaller verir’ diye düşündüm.

 

Yüzde yüz, net bir cevabım yok, ancak zaman zaman yeterli olmasa da sağlanan toplumsal mutabakat algısı belki bir cevap olabilir. Bütün olumsuzluklara rağmen, Türkiye, Kürdü, Türkü, Ermeni’si, Müslüman’ı, Alevi’si, Süryani’si, topyekûn halkları, din, dil, ırk, mezhepleri ile ortak mutabakat noktasını hala yakalayabilen bir ülke. Geleceğe umut veren en ufak bir olumlu sinyal dahi toplumda ‘ortak güven’ duygusu yaratmaya yetiyor.

 

Halkların ‘Ortak güven’ duygusu konusunda karşılıklı bir sıkıntısı yok.

Sıkıntı yönetenlerde.

Bu sıkıntının varlığını ortadan kaldıracak olan da elbette ki yönetenlerdir.

Birinci derecede de görev iktidarındır.

Cumhurbaşkanlığı seçimi, ardından da genel seçimler var.

Yöntemlerde dayatma olmazsa, ortak mutabakat çerçevesinde buluşmalar yaratılırsa, ortaklaşa hızlı yürümenin bir anlamı olur.

 

Tek taraflı hızlı yürümek, kazandırmaz, kaybettirir.

Önemli olan ‘Ben kazandım, o kaybetti’ değil, ‘Hep birlikte kazandık’ olmalıdır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.