Zaman çok eski zaman insanların her sayısını merakla çıkmasını heyecanla beklediği bir hafta içinde parasını biriktirip dergi çıkınca koşa koşa gidip aldığı zamanlar.
“Bir Turgut Bir lira”, “On Turgut On Lira”, “Kırk Turgut Kırk Lira”.
Gırgır dergisi artan enflasyon, alım gücünün düşmesi kâğıt fiyatlarına yapılan zamlardan okuyucusuna esprili bir buluş ile artan maliyetleri gün gün artan fiyatları dönemin başbakanının kafasını dergide paylaşarak duyurmayı yeğledi o zamanlar.
Bilenler bilir her sayıda Turgut kafaları arttı ön kapak, her hafta artıştan sayfaya sığmayan kafalar ikinci sayfaya taştı durdu.
En son Kırk Turgut kafa derginin benim hatırladığım rakamlarından biriydi.
Dergi kırk liradan satılıyor müptelaları ne yapıp edip çıkan yeni sayıyı adeta almak için koşuyorduk.
Bazen cidden bu kafaları sayıyordum doğru basılmış fiyatıyla aynı mı diye.
Bugün konumuz ekonomi olsun.
Siyaset yasak, konuşmak yasak, susmak serbest, eskileri deşmek serbest, yeniyi konuşmak yasak.
Ekonomide domatesin fiyatını yazmak yasak, biberin fiyatı olabilir.
Peynirin fiyatı uçmuş, “yeme kardeşim”, diyen tonla kafa.
Alkol ve sigara içenler eski sarhoşluklarına saysın zamanında çok içmişlerdi hem sağlığa zararlı ne yasak ne yasaksız.
Emperyalistlerin tuzağı içmeyin kardeşler!
Hepsi zehir.
Caddede sokakta insanların tek derdi geçim.
Geçinen geçinemeyen herkes bir.
Domatesin fiyatı,çeyreğin yükselişi, dövizin durumu.
Kendinin olmayan para birimleriyle sabah akşam yatıp kalkan ha bir de gurbetçinin yüz ü burada kaç kafa hatta bini hatta dün rastgele benimle birlikte sınava giren çocuğunu getiren hanım,“söyle bakalım senin emekli paran bizim kaç katı “ diye langırttan sordu.
Düşündüm sayamadım kafaları.
Sebzeye zeb/ze diyenler burada mı?
Sebzelerin hepsi tatsız tuzsuz bibersiz kara bibersiz kof tatlar.
Denetimsiz ziraat ve ilaç hastaya ayrı zeb/ze/ye ayrı koca koca karnabaharlar, lahanalar, biberler, domatesler kafa gibi dizilmiş Pazar tezgahlarında.
Sağda solda yolda yürüyenlere oturanlara kulak kabartıyorum.
Ekonomi kötü.
Battık, batacağız.
Durum vahim,
Havada savaş korkusu.
Yok savaşa dahil edecekler bizi.
Biz dökeriz düşmanı denize, deniz şurada parmağımızın ucuyla hem de.
Çokça düşünce insanı tutuklu ve çokça gazeteci.
Zeb/ze yi bilmez onlar.
Bir salınıverirseler.
Ne mizah çıkar ama, kaç kafa kaç lira. Kim bilir.
Dönülse eski günlere.
Gülse insanlar doyasıya ve eğlense hadde size içki de serbest.
Sigara da bedava yerli hem de…
Dergide saydığım Turgut kafalarının üzerinden yaklaşık kırk yıl geçti.
Hızla yükselen evler, kiralar kara deliğe yaklaşıktı.
Sahipler el ovuşturuyor alan yok satan yok kiraya veren yok, boş evler.
Geceleri lambalar sönük, mübadele zamanları gibi..
Bir yıl öncekine nazaran hafızaları donduran hız kafa hesabıyla milyonlar,
Onlarını yüz yapan,
Yüzlerini milyon yapan,
Milyonlarını trilyon yapan ev sahipleri...
Yakında evlerinizi Astronotlara kiraya vermeye hazırlanın.
Tadilata gerek yok uçuk kaçık bu kafalara Astronotlar gerekli.
Bire beş değil, on değil, yirmi değil...
Milyon, milyon...
Tüm Gırgır Dergisi emekçilerine saygı ve sevgiyle.
Sevgiler
13.06.22