Ölü algılamalar içinde olmak nedir ve neyi ifade etmektedir? Ölü algılamalar içinde olmak, zihnimizde biriktirdiğimiz psikolojik bilgilerle hayatı, kendimizi, ilişki ve çevremizi anlamak demektir. Bu da gerçek anlamıyla görmeme ve anlamamadır. Ölü olanla, canlı olanı anlayamayız.
Ölü algılamalar içinde olan bizler hayattan, sevgiden ve neşeli olmaktan koptuk. Ölü olmak yani canlı olmayan düşünsel materyallerle hayata bakmaktır. Yaşamı olduğu gibi değil de, olmasını istediğimiz gibi görmektir.
Canlı Olma Hali
Yaşamı olduğu gibi görmek, canlı olma halidir, dikkattir ve farkındalıktır. Farkındalık ve dikkat hali birer görme hali olarak enerjidir. Hiçbir şeyi araya koymadan fark ettiğimizde, çok canlı bir enerji akışı içinde olur ve öyle görürüz. Bu olanı olduğu gibi görmektir, olmasını istediğimiz gibi görmek değil. Olmasını istediğimiz gibi görmek birer kurgudur, ilizyondur yani ölü sözcüklerle anlama ve görme halidir. İnanç dahilinde olan görmeler bunu en iyi ifade eden hallerdir. Bu hallerde devrede olan, düşünsel materyallere dayalı görmedir. Psikoloji bunun bilimidir. Yaşamı ve yaşamsal olan her şeyi bu ölü materyallerle görmedir.
Dinleme
Doğru yaşam ve ilişki kendini bilme ve tanımayla gelir. Kendini bilme, hiçbir materyale (kaygı, korku, öfke, kıskançlık, nefret, hırs vb.) dayanmadan, kendini görme ve dinlemedir. Kendini tanımadan oluşan bilmeler, problemli bir yaşam oluşturur ve insanı problemler yumağı içinde bırakır. Bu durum, hatalı yaşamların nasıl bir temele dayalı olduğunu gösterir. Yaşadığımız dünya gerçeği de bunu anlatır.
Kendini Tanıma
Kendini tanıma ve bilme varsa doğru bir dinleme ve görme de vardır. Kendini tanıma ve bilme yoksa doğru bir yaşam da yoktur. Tüm kötülüklerin ve felaketlerin kaynağı da buradan doğar. Bunlar da çılgınca olan düşünme oyunlarıdır. Bu oyunlar oldukça tehlikelidir. Tüm kavgalar, çatışmalar, sürtüşmeler bu oyunun içinde yer alır. Güçlü olma ihtiyacı da bundan doğar. Kendi olan insanın güçlü olma ihtiyacı yoktur. O, insan olarak hem bütündür hem de güçlüdür. Ama kendisi olmayan insanın güçlü olma ihtiyacı vardır. Yanlış yaşam sahibi olan insan, duruşunu ve yaşamını güçlü kılabilmek için örgütlenir.
Gerçeğin Gerçek Yüzü
Doğrunun örgütlenme ihtiyacı yoktur ve hiçbir zaman da olmadı. Yanlışın örgütlenme ihtiyacı her zaman vardır. Yanlış, örgütlü olmadan duramaz ve yaşayamaz. Doğru ise zaten örgütlü olduğu için böyle bir şeye ihtiyaç duymaz. Doğru neden örgütlensin ki? Doğru olan, doğru olanı bulur. Doğru olan, doğru olanı çeker ve onun enerji bütünlüğüne girer. Doğru olan, yanlış olanın enerji frekansına girmez. Girse bile oldukça kısa bir süre sonra oradan çıkar. Yani yanlışın dünyasında yer almaz. Bu da gerçeğin gerçek yüzüdür.