Çin’de ortaya çıkan Covid-19, dünya çapında milyonlarca insanı etkisi altında bıraktı ve ölümcül etkisini sürdürmeye devam ediyor. Tüm dünyada alınan sıkı tedbirlerin ve kararların yetersizliği birde bunun üstüne pandemi konusunda insanları kararsız ve bir o kadar duyarsız olması durumun vahametini daha bir artırıyor.
Bu Covid-19 bizim tanıdıklarımızı, tanımadıklarımızın canını almaya devam ediyor, böyle giderse de almaya devam edecektir. İnsanlara o kadar açıklama yapılıyor, o kadar cezalar kesiliyor, ama bir türlü hala sağlığımızı, başkasının sağlığını, toplumun sağlığını tehlikeye atıyoruz. Ve böyle yaparken de KUL HAKKINA giriyoruz. Kul hakkını Allah (c.c)'un affetmeyip kulun kendi iradesine bıraktığı tek büyük günah olan kul hakkı, helalleşme yolu ile telafi edilebilen bir durumdur. Maddi manevi yapılan haksızlıklar karşısında girilen kul hakkı ile ilgili ayet ve hadisler bulunmaktadır. Birde biz kendimize Müslümanız diyoruz. Nerde bizim Müslümanlığımız… Otobüse biniyoruz maskemiz burundan aşağıda, yolda yürüyoruz elimizde sigara, sohbet ediyoruz maske yok yada çenemizin altında, biz hala da…
Bu hastalıkta milyonlarca insan hayatını kaybetti, bunlardan birisi de benim tanıdığım; değerli arkadaşım ve meslektaşım Diyarbakır Memorial Hastanesi Basın ve Halkla İlişkiler sorumlusu Yılmaz Tarancı tedavi gördüğü aynı hastanede korona virüsünden ötürü hayatını kaybetti.
İnsan bir yağmur damlası gibidir. Bunu yaşamın tüm alanlarında idrak etmemiz gerekiyor. Yılmaz genç yaşına rağmen tanıdığı tanımadığı pek çok insana elinden geldiğince yardım etmesini seven biriydi. Herkesin dostu, her işin gayret göstereniydi.
Yılmazın duruşu insanda hayranlık uyandırıyordu. Bu duruşu bu zamanlarda pek kimse de bulamıyor insan. Kendine has üslubuyla sadece gazetecilik değil sanat, edebiyat ve fotoğrafçılıkla da ilgileniyordu. Diyarbakır Sur’a ise özel bir hayranlığı vardı. Zaman buldukça Sur’a gider orada insanların ve tarihin fotoğraflarını çekerdi.
İşinde başarılı olduğunu tanıyan herkes bilirdi. Sıcakkanlı, sevecen ve hoş sohbet birisiydi. Bunu yüzündeki masumiyetinden anlayabilirdiniz.
Yaşamımızdan kopup giden neydi? Edebiyat, sanat, fotoğraf yani aslında kopup giden pek çok şeydi. Yılmaz şimdi bizi bırakıp gitti ve onu şimdi tüm sevenleri özlüyor.
Çok gençtin ve vakitsiz gittin be Yılmaz…
Peki bu yaşanan ölümlerden hiç mi vicdan azabı çekmiyoruz, yada payımızın olduğunu düşünmüyoruz?
Zafer Tüzün