Bu haftaki yazımızda inşallah Ramazan ayının ve orucunun nefis terbiyesine bakan yönünü işlemeğe çalışacağız. Ramazan Risalesinde geçen konu ile ilgili bazı sözleri siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum.
Ramazan-ı Şerifin orucu, doğrudan doğruya nefsin mevhum rububiyetini kırmak ve aczini göstermekle ubudiyetini bildirmek cihetindeki hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki: Nefis Rabbisini tanımak istemiyor, firavunane kendi rububiyet istiyor. Ne kadar azaplar çektirilse, o damar onda kalır. Fakat açlıkla o damarı kırılır.
İşte Ramazan-ı Şerifteki oruç doğrudandoğruya nefsinfiravunluk cephesine darbe vurur, kırar. Aczini, za'fını, fakrını gösterir ve abd olduğunu bildirir.
Hadisin rivayetlerinde vardır ki:
Cenab-ı Hak nefse demiş ki:
"Ben neyim, sen nesin?"
Nefis demiş: "Ben benim, sen sensin!"
Azap vermiş, Cehenneme atmış, yine sormuş.
Yine demiş: "Ene ene, ente ente." Hangi nevi azabı vermiş, enaniyetten vazgeçmemiş.
Sonra açlık ile azapvermiş, yani aç bırakmış.
Yine sormuş: "Men ene vemaente?"
Nefis demiş: EnteRabbi’r Rahim ve ene abduke’l aciz.
Yani: "Sen benim Rabb-i Rahîmimsin, ben senin âciz bir abdinim."
Hem gündüzdeki yemekten men ’edilmesi cihetiyle yani oruç vesilesiyle nefis anlar ki: "O nimetler benim mülküm değil. Ben bunların tenavülünde (tasarrufunda) hür değilim; demek başkasının malıdır ve nimetidir. Onun emrinibekliyorum." diye nimeti nimet bilir; şükür vazifesini eda etmiş olur.
Ramazan-ı Şerifteki oruç, nefsin terbiyesine baktığı cihetindeki çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki: Nefis, kendini hür ve serbest ister ve öyle telakki eder. Hattâ mevhum bir
rububiyet ve keyfemayeşa (vurdumduymaz ) hareketi, fıtrî olarak arzu eder. Hadsiz nimetlerle terbiye olunduğunudüşünmek istemiyor. Hususan dünyada servet ve iktidarı da varsa, gaflet dahi yardım etmiş ise; bütün bütün gasıbane, hırsızcasına nimet-i İlahiyeyi hayvan gibi yutar.
İşte Ramazan-ı Şerifte en zenginden en fakire kadar herkesin nefsi anlar ki: Kendisi mâlik(mal sahibi )değil, memluktür (mülk sahibinin kuludur ); hür değil, abddir. Emir olunmazsa en âdi ve en rahat şeyi de yapamaz, elini suya uzatamaz diye mevhum rububiyeti kırılır, ubudiyeti takınır, hakikî vazifesi olan şükre girer.
İbrahim YARDIM / ibrahimyardim56@mynet.com