Sokakta, caddede, kahvede, lokantada, herkes soruyor;
‘Ne olacak bu ülkenin hali’…
Ne varmış bu ülkenin halinde?
Güllük gülistanlık bir ortam, işsizlik sorunu yok, istihdam meselesi çözülmüş, emekli, işçi, köylü, memur aldığı maaşla, ev, araba, yazlık gibi ihtiyaçlarını gideriyor.
Daha ne olsun?
Anlatamadık galiba, ne olacak bu ülkenin hali diye sorduk?
Ne olacak ki; Kavga yok, gürültü yok, uyuşturucu kullanımı yok denecek kadar az.
Kadınlar, çocuklar öldürülmüyor, tecavüz edilmiyor!
Çete yok, çökme yok!
Okullarda eğitim düzeyi tavan yapmış, doktorlar, bilgisayar mühendisleri rahatlıkla iş bulabildikleri için yurt dışına gitme gereği duymuyor.
Sınır boyları o kadar sağlam ki, içeriye doğru kuş bile uçmuyor.
Düzensiz göçmen, iltica gibi hiçbir durumun tanıkları değiliz.
Sürekli ‘Ne olacak bu ülkenin hali’ diyenlere artık kızmaya başladım.
Bu kadar olumlu işin yapıldığı bir ortam var, alan memnun, satan memnun.
‘Rüşvet alanın da verenin de melun’ ilan edildiği bir ülkenin bireyleri olarak daha ne isteriz.
‘Yok, yok, biz adam olmayız’!
İlla da bir pürüz çıkartacağız!
Düşünce suçundan dolayı cezaevlerinde haksız, hukuksuz bir şekilde yatan yok ki.
Uyuşturucu tacirleri, baronlar, tecavüzcüler, hırsızlar, katiller, tecavüzcüler, dolandırıcılar yüzünden cezaevlerinde yer kalmadı. Onlar içerde olduğu için dışarıda huzur var!
‘NE OLACAK BU ÜLKENİN HALİ!’ demekte ısrar etmeye gerek var mı?
*
‘Güllük gülistanlık bir ülkeyiz’ demek isterdim, ancak değiliz.
8 yaşındaki bir kız çocuğunun katilleri henüz netleşmedi.
Aile içinde işlenmiş bir cinayetin katili yâda katilleri kim/kimler?
‘Örgütlü bir suç’ işlenmiş, herkes gözaltında, ceset var, ortada katil yok!
Narin’in neden öldürüldüğü hala aydınlatılamıyor.
Halkın seçtiği parlamento üyeleri, Narin için araştırma komisyonu dahi oluşturamadı.
Neden?
Bu sorunun muhatabı artık parlamentodur.
‘Ne olacak bu ülkenin hali’ demeye devam mı edeceğiz?
Dememek lazım.
Çok daha güzel günleri hak ediyoruz.