Ne manası var

Selim Kaplan

Baş kesenin Bismillah, başı kesilenin La İlahe İllallah dediği, İŞİD’e ait katliam görüntüleri daha hafızalarımızdan silinmeden, geçen hafta Suriye’nin Lazkiye ve yakınındaki bölgelerde, yine mezhebi farklı diye, yüzlerce Müslüman, sözde Müslümanlar tarafından kadın, çocuk, yaşlı denmeden katledildi.

1345 yıl önce yaşanan Kerbela olayından bu yana, coğrafyamızda, mezhepçilik kisvesi altında, din adına yapılan katliamlar, maalesef hiç eksilmedi.

İslam Dini’nin kalbi Kuran-ı Kerim’de mealen “…kim bir kimseyi sebepsiz öldürürse, bütün insanları öldürmüş olur…(Maide/32)” emri var iken, katliamların sebebini dine yüklemek te insani ve İslami değildir.

Yoksa din adına yapılan katliamların sebebinde; on dokuzuncu yüzyılda yaşamış, Mısırlı bilim insanı Muhammed Abduh’un, ”Batı’ya gittim ve İslam’ı gördüm, ama Müslüman yoktu, Doğu’ya geri döndüm ve Müslümanları gördüm ama İslam yoktu” sözünde vurguladığı gibi, İslam’ı yaşamayan Müslümanlar olmamız mı yatıyor?

Daha önceki bir kısım yazılarımızda da değindiğimiz üzere; toplumsal yaşamın insani, sosyal, yönetimsel ve ekonomik öğretilerinin Kur’an-i anlamda, hangi oranda uygulandığının değerlendirildiği, 2022 dünya İslamilik endeksine göre, yüz kırk dokuz ülkenin ilk kırk ikisinin Müslüman olmayan ülkelerden olması, Kur’an-i Müslüman olmadığımızın göstergesi değil

midir?

Danimarka, İrlanda ve Hollanda’nın ilk üç sırada yer aldığı İslamilik endeksindeki ilk Müslüman ülke olan Malezya 43’ncü sırada iken, Türkiye 100’üncü sıradadır.

Bu sıralamada Ülkemizi, İslami uygulamaların değerlendirmesinde esas alınan yirmi dört alt başlıktan birkaçı ile örneklemek gerekirse; eğitime ve sağlık hizmetlerine erişim, ekonomide adalet ve yolsuzlukların önlenmesinde, komşularımız İran ve Irak’tan daha iyi ve fakat Bulgaristan, Yunanistan ve Ermenistan’dan daha kötü Müslüman’ız.

Hâlbuki aynı endekste, Türkiye’nin sıralamadaki yeri; 2015 yılında 65, 2017 yılında 81 iken 2020 yılından itibaren 100’üncü sıraya gerilemiştir.

Bu gerileme, İslamilik endeksinin, 2015 yılından bu yana olan değerlendirmesine göre, devleti yönetenlerimizin, topluma ilişkin uygulamalarda, gittikçe İslami olmaktan uzaklaştığını göstermektedir.

Sıralamadaki bu değişiklikler insanların inancına ilişkin değişiklikler olmayıp, iktidarların yönetimsel uygulamaları ile toplumdaki; insani ve siyasi haklar, ekonomik uygulamalar, hukuk ve yönetim ile uluslararası ilişkiler uygulamalarının ne kadar Kur’an-i ve İslami olduğunun değerlendirilmesi ile ilgilidir.

Devlet yönetiminin, İslami kriterlerden uzaklaşmasının olumsuzluğuna rağmen, insanlarımızın inançlarını ne kadar sahiplendikleri de, 2023 yılında yayınlanan, Türkiye’de İnanç ve Dindarlık Raporu (TİDA) adlı akademik çalışmada yer almaktadır.

Bu çalışma, Türkiye’nin, haritada işaretlenen coğrafyalarındaki, 35 ilindeki örneklemeler üzerinden yürütülmüştür.

Bu incelemeden bir kısım değerlendirmeleri paylaşmak gerekirse.

Toplumun % 94 oranındaki çoğunluğu, Allah’ın varlığı konusunda inançlı ve İslami düşüncededir.

Raporda, inançlı olanların dörtte üçünün ramazan aylarında düzenli olarak oruç tuttuğu ve kadınların erkeklere göre daha çok laiklik taraftarı olduğu öne çıkıyor.

Araştırmaya katılanların yüzde 73’ü “Laik bir ülkede dinin rahatlıkla yaşanabileceğini düşünüyorum” değerlendirmesi yapmıştır.

Bilgilendirmede yer alan birçok tespitin yanında ayrıca, yüzlerce radyo, TV ve internet kanallarında dini programlar yapılmasına rağmen, bu kanallardan, dinin ancak %5 civarında bir oranlarla öğrenildiğine yer verilmiştir.

Uluslararası İslamilik endeksi ile Türkiye’de İnanç ve Dindarlık raporuna(TİDA) ilişkin linkler yazının alt kısmında paylaşılacak olup, dileyenler ayrıca bu belgelerin içeriğindeki tüm bilgilere ulaşabilirler.

İslamiyet’in devlet yönetiminde, sosyal veya bireysel yaşamdaki tarzlarına ilişkin, ulusal veya uluslararası veriler kıymetli olsa da, bir şairin kaleminden dökülen deyişlerin, anlamlı olacağı inancı ile Azeri Şair Bahtiyar Vahapzade’nin şiirini paylaşmanın, konumuza organik bir tat katacağı değerlendirilmektedir.

Ne manası var

Merhamet duygusu sende yoksa / Tuttuğun orucun ne manası var? Sofranda yoksula yerin yoksa / Bir ay aç kalmanın ne manası var?

Terazin tartıda ayrı çekerse, / Dilin zehir gibi, kalp incitirse, Elin rüşvet alıp rüşvet verirse / Kıldığın namazın ne manası var?

Yalandan ant içip alışveriş edenler, / Avrattan habersiz eğri gidenler, Haksızdan pul alıp haklı edenler, / O Hacca gitmenin ne manası var?

Haram pullarıyla villa dikenler, / Yetimin hakkını bölüp yiyenler, Şer atıp birini bedbaht edenler, / Ölünce Yasin’in ne manası var?

Namaz da oruç da kolaydı gardaş, / Vicdanlı olmaksa çetindi gardaş, Asıl, insan olmak lazımdı gardaş, / Amelsiz Kuran’ın ne manası var?

TİDA: https://iiit.org/wp-content/uploads/Turkish-Faith-and-Religiosity-in-T%C3%BCrkiye.pdf

İslamilik endeksi: https://islamicity-index.org/wp/

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.