‘NE AÇLIK NE YOKSULLUK BİTİYOR’

Mümin Ağcakaya

Dünya sınırsız kaynaklara sahip değil ama kaynakları üzerinde yaşadığı bütün insanları besleyebilmeye yeterlidir. Ama buna rağmen dünya nüfusunun yaklaşık beş milyarı derin yoksulluk ve açlık içinde yaşıyor. Bu durum, insanlığın ne kadar aşağılandığını ortaya koymaktadır.

‘Derin Yoksulluk Ağı’ kurucusu yazar Hacer Foggo; Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezinin toplantısında ‘Yerel Yönetimler ve Yoksulluk’ başlığı üzerine yaptığı konuşmasında; Dünya ve Türkiye’de yaşanan derin yoksulluğu BM ve TUİK verileriyle ortaya koydu. Konuşmasında eleştiri ve önerilerini de dile getirdi. Yazar Foggo’nun önemli gördüğüm bu konuşmasını bir kez daha hatırlatmak için makale halinde vermek istedim.

Yazar Foggo, BM raporuna göre son 4 yılda dünyanın en zengin 5 adamın servetinin iki katından fazla arttığının, yine bu rapora göre dünyada 5 milyar insanın derin yoksulluk içinde yaşadığını açıkladı. Ayrıca TUİK rakamlarına göre de Türkiye’de zenginlerden %20’sinin toplam gelirdeki payının %8,7’ ye çıktığını ve toplam nüfusun %20’sinin de derin yoksulluk içinde yaşamaya devam ettiğinin altını çizdi.

Foggo, en yoksul ve en zenginler arasındaki uçuruma dikkat çektiği konuşmasında; bu kadar büyük servet sahibi olanlarla mücadele etmeden; derin yoksulluğu ve açlığı önlemenin mümkün olmadığını söyledi.

Derin yoksulluk ve açlıkla mücadele etmek için BM’den iktidarlara hatta yerel yönetimlere kadar birçok kurumun mücadele için toplantılar yaptıklarını, uzman görüşleri aldıklarını ancak bu çalışmaların erişebilme sorunu ortadan kaldırmaya yetmediğini çünkü katılımların gerçek öznelerle yapılmıyor dedi.

Yoksulluğun anne karnında başladığını, çocuğun iki yaşına kadar yetersiz beslenme sonucu daha sonraki süreçlerde beyin gelişimi bozukluğu, mental bozukluğu gibi yetersiz beslenen çocuklarda fiziksel bozuklukların da ortaya çıktığını hatta bodur olduğunu söyledi. Bu konuda, Hacettepe Üniversitesi’nin 2018 yılında yaptığı araştırmada doğan çocukların %6sının yani 350 bin çocuğun bodur olduğu gerçeğinin ortaya çıktığını açıkladı.

Dolayısıyla bodur olan yani yeterince gelişimini tamamlayamamış çocukların daha sonraki yaşamda karşılaştığı sorun ve sıkıntılara da dikkat çekti. Bu çocukların yetişkin olduğunda ucuz iş gücü olarak kullanıldığını, öğrenme güçlüğü çektiğini bunun da okul dışında kalmasına yol açtığını, suça sürüklenme oranının arttığını, sosyal dışlanma yaşadığını, akran zorbalığına maruz kaldığı gibi ucuz iş gücü olarak da çalıştırıldığı tespitlerinde bulundu.

Derin yoksullukla mücadele etmenin hanelere sadece koli vermekle çözülemeyeceğini, kaynak yok söylemine de katılmadığını söyledi. STK’larla daha katılımcı ilişkiler kurarak, erişebilirliği arttırarak daha fazla çözümcü olunabileceğini örneklerle açıkladı.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.