Tabiplerden öğrendiğime göre, klasik ile modern Tıp’ın arasındaki en temel fark şu; Modern Tıp hastalıkların (Patoloji) ortaya çıktıktan sonra aşı, tedavi vb. çözümlerini bulmaya çalışması. Klasik Tıp ise; insan anatomisini öğrenerek hastalıkların oluşmaması için gereken önlemlerin alınmasını sağlaması.
Mesela safra kesesi salgısı diğer adıyla melankolinin kara safra ile ilişkisi veya ayağını sıcak, başını serin tutmak lazım cümlesinin ne anlama geldiğini modern tıpta bulamazsınız. Bu gibi nedenlerden modern tıp da Hipokrat ve Galenos geleneği öncelikle bilinmesi gereken önemli bir unsur olarak görülüyormuş.
Yani klasik Tıp’ta önce teşhis, sonra tedavi metodu, aslında geçmişte önce sebep, zaman geçmiş ise teşhis, sonra tedavi öngörülüyor.
Modern Tıp’ta önce “check up” yapılan durumlarda göz ardı edilen durum sorunun oluşturduğu kaynağın ötesinde o sorunun çıkma nedeni olan temel sebeplerin hiç araştırılmıyor veya göz ardı ediliyor.
Temele inmeye zamanı olmadığını düşünen sözde modern düşünceye sahip Siyasiler, bilim dallarından da bilgi almaya geri dönmeli gibi geliyor.
Klasik tıp‘ da çözüm üç şekilde; bedensel ve ruhsal olarak bölümlenmiş;
- ilaç (bedensel)
- operasyon, ameliyat (bedensel)
- konuşma, iletişim (ruhsal)
Toplumsal yaşamda çözüm bulunacak sorunlar, sorun haline gelmeden çözüm sağlanmalı. Yoksa “…”
Bu tedavi ister ilaç, ister söz, isterse de operasyon ile olsun, esas amaç biraz klasik gelebilir ama sorun oluşmadan, sorun oluşturabilecek nedenleri ortadan kaldırabilmek daha değerli hale geliyor.
Örneğin AK Parti Genel Başkanı Erdoğan ve müttefiki Devlet Bahçeli’nin söylemlerine göre, iktidarın uygulamalarını desteklemeyenler “hain,” “bölücü,” “düşman” safındadır. Zaman zaman “namussuz!” “haysiyetsiz!” “alçak!” gibi aşağılayıcı sözlerle küfür dahi edilmektedir.
Bursa’da 5 Mart Pazar günü oynanan Bursaspor-Amedspor maçında taraftarlarca değil, bir suç çetesi tarafından organize edildiği ve provokasyon olduğu aşikâr olan olayları, Devlet Bahçeli’nin, “milli bir duruş” olarak tanımlanması. “Beyaz Toros,”“Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım ve Kurtlar Vadisi’nde Yüksel Arıcı’nın “Pala” karakterinin pankartlarını açanlar için, partisinin grup toplantısında Devlet Bahçeli’nin, “Bursaspor taraftarını selamlıyorum” sözleri sorunları çözmek mümkün mü?
Benim, sorunların çözülmesinde onlardan umudum yok. Peki, biz Kürtler nasıl çözeceğiz?
Onların, bizi anlaması için önce dinlemesi gerekir. Anlamak için dinliyorsa anlarlar ama savunmak için dinler gibi davrandıklarından anlamazlar. Çünkü onların derdi sorunları çözmek değil, haklı olmak.
Onlar konuşmasına başlarken “durum sandığınız gibi değil” ifadesi kullanıyorsa; durum tam da sandığımız gibidir.
Yazımı şöyle bitireyim, ben bugüne kadar hiçbir futbol takımı tutmadım. Fakat, Bursa’daki olaylardan ve MHP genel başkanının “Amed diye bir yer yer yoktur” konuşmasını duyduktan sonra “Amedspor” taraftarı oldum.
Yalnız kullanışlı aptallar olmayalım, spor dünyayı bir araya getirir. Nerede doğmuş olursak olalım, spor herkesin konuştuğu bir ortak dildir.
Diktatörlükler, işe yaramıyor olsaydı spor etkinlikleri düzenlemek, futbol kulüpleri satın almak veya sporculara sponsor olmak için büyük paralar harcamazlardı.
Kullanışlı aptallar gibi hareket etmemizin kimseye faydası yok.