Manasını bilen veya bilmeyenin sıklıkla kullandığı bir kelime.
Rakibini, sevmediğini, rencide etmek ve kendini üstün göstermek için sıklıkla söylenen bir söz.
Bazen dini bir terim olarak değilde iş ve arkadaş ilişkileri için de söylenir.
Günümüzün özellikle dindar bazı kesimlerin manasını bilmeden veya bildiği halde sıklıkla kullandığı, kişi veya kurumlara dediği "münafık/ münafıklar" suçlaması.
Peki dogrumudur?
Hayır.
Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Medine'de Cebrail (as) tarafından münafıkların tamamı ismen bildirilmesine rağmen yinede hiç kimseye münafıktır demediğidir.
Onlardan bazılarının cenaze namazlarını bile kıldırmıştır. Bu nedenle dikkatli olmak gerekir.
Birilerine munafik denilmemeli ve diyenlerden de uzak durulmalıdır
"Nifak, kalbte olursa küfür, amelde olursa suçtur." (Kurtubî, Tefsir, VIII/212).
Yine onun ashabı da münafık olduklarından şüphelendikleri hiç kimseye münafıktır demedikleridir.
Ne gariptır ki günümüzde ise bazı kendini dindar kabul eden kesimin sıklıkla munafik kelimesini kullandıklarıdır.
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdular ki: "İki haslet vardır ki bir mü'minde asla beraber bulunmazlar: Cimrilik ve kötü ahlak." Tirmizi, Bir 41, (1963)
Münafık kelime itibariyle; arabozucu, bölücü, karıştırıcı.
Dinî terim olarak da: Müslüman olmadığı halde, müslümanları aldatmak için müslüman görünen kimselere münafık denir.
İbni Hacer hazretleri buyurdu ki: Nifak, yani münafıklık, zahirin batına uymaması demektir. Sözü, özüne uymaz. İtikad edilecek şeylerde münafıklık yapmak küfürdür. İşlerinde ve sözlerinde münafıklık yapmak, haram olur. İtikadda, imanda münafıklık, diğer küfürlerden daha fenadır.
Şu da bir gerçek ki itikatdaki münafıklık kalpte yani batıni olduğu için onunla Allah arasındadır. Oysa İslam zahiridir, yani görünendir.
Bilgimiz dahilinde olmayan ve onunla Allah arasında olan imanı bir meselede görüş belirtmemiz yanlıştır.
Görüşümüz yanlış olsa ve munafik dediğimiz kişi munafik değilse iftira etmiş oluruz.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kişi veya kişilere munafik deneyip münafıkliğin alametlerini saymıştır.
"Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, vadettiğinde vaadinden döner, kendisine bir şey emanet edildiğinde emanete hıyanet eder." (Tirmîzî, Îman, 14)
Özellikle toplumun iman esaslardaki zafiyeti, Allah korkusu/sevgisinin azlığı, meleklere, ahiret gününü ve hesap vermedeki lakaitsizlik aklıns ilk geleni düşünmeden söylemesine sebep olmaktadır.
Mekke'de şeytan taşlama günlerinin üçüncü günü idi, hacıları Mina'ya götürüp şeytan taşlamaları için otelin önünde toplamaya çalışıyordum.
Bir odanın önüne gelince eşler arasında sesli bir münakaşa oluyordu yanlarına gittim ve bayana "Bacım hayırdır" bayan "Hoca abi şeytan taşlamak istiyorum kocam bırakmıyor." Döndüm kocasına "Hacı abi neden birakmiyirsun?" O "Hoca abi o hasta gelemez yerine vekaleten ben yapayım." Kadınin seytan taşlamaya çok hevesli idi, dini bir engel de yoktu. Adana dönerek "Bacım vazifesini yapacak ve şeytan taşlamaya gelecek sen gelmezsen o başka' gülüştük ve olay tatlıya bağlandı.
Hav vazifelerini bitirip Türkiye'ye gelirken otubuste o bayan yanıma gelerek:
-Hocam eğer o gün şeytan taşlama işinde bana yardım etmeseydin ve ben taşlama yapmadan Türkiye'ye dönseydim o kavga evde de devam ederdi.
Yaptıklarımız, suçladiklarimiz, birilerine kâfir veya munafik dememizin burada bitmeyip Ahirette de devam edeceği inancı ve İmanı olsaydı bir değil bin düşünürdük.
Özellikle siyasi görüşü veya tercihi için asla ve kella munafik ve kâfir demezdik.
Çok zor bir dönemden geçiyoruz, içki, zina, faiz, cinayet, yalan, hırsızlık... Artıkça artmakta bunlarla mücadele etmek aslı görevi olması gerekenler susmaktadir.
Bunca kötülüğü görüp susanlar, bunlarla mücadele etmeyi bırakanlar, toplumu kutuplaştırıcı "munafik, kâfir, hayin" diyenler veya diyenlere destek verenler unutmasin ki bunun bir de ahiret boyutu var. Buradan söylenenlerin ahirette devamı olacağıdır.
Müslüman konuşurken birikerini suçlarken, aklina ve diline ilk geleni değil, Kur'an terazisi ile tartip sünnet süzgeçinden geçirir.
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdular ki: "Kıyamet günü, mü'minin mizanında güzel ahlaktan daha ağır basan bir şey yoktur. Allah Teala hazretleri, çirkin düşük söz (ve davranış) sahiplerini buğzeder." (Tirmizi'nin bir rivayetinde şöyle denmiştir: "Güzel ahlak sahibi, ahlakı sayesinde, namaz ve oruç sahibinin derecesine ulaşır. Tirmizi, Birr 62, (2003, 2004), Ebu Davud, Edeb 8, (4799)
Selam ve Dua ile.