Aziz FİDANCI
Mayınsız Bir Türkiye Girişimi Koordinatörü Muteber Öğreten, dünyada her yıl 4 bin insanın mayın yüzünden ya öldüğünü ya da sakat kaldığını belirterek, Türkiye’de her 3 günde 1 mayın mağdurunun karşılarına çıktığını vurguladı.
Mayınsız Bir Türkiye Girişimi tarafından, ülkelerindeki IŞİD saldırısından kaçarak, Türkiye’ye sığınan ve Diyarbakır Yenişehir İlçe Belediyesi Piknik Alanı’na yerleştirilen Ezidi mültecilerin çocuklarına, “Mayın riski” eğitimi verildi. Eğitimlerde, çocuklar yaşlarına göre kategorilere ayrılarak, Türkçe, Kürtçe ve Arapça mayınların riski anlatıldı. Mayınsız Bir Türkiye Girişimi Koordinatörü Muteber Öğreten, her yıl dünyada yaklaşık 4 bin insanın mayın yüzünden yaşamını yitirdiğini veya sakat kaldığını belirterek, Türkiye’deki araştırmalara göre, her 3 gün günde 1 mayın mağdurunun karşılarına çıktığını söyledi.Türkiye’nin kara mayınlarından en çok etkilenen ülkelerden biri olduğuna dikkat çeken Öğreten, “Türkiye uluslararası sözleşmeye taraf olan bir ülkedir. Sözleşmenin yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekiyor. Bunlardan biri stoktaki mayınların imhasıydı. Türkiye bunu 2011 yılında gerçekleştirdi. 3 milyon mayın imha edildi. Bunun bizim gözümüzdeki anlamı 3 milyon canın kurtarılmasıdır. Ama halen topraklarda 1 milyon mayın mevcuttur. Türkiye, Suriye ve Irak sınırlarında 80 binin üzerinde kara mayını kurbanlarının kendisine gelmesini bekliyor” dedi.
“MAYINLARIN TAMAMEN TEMİZLENMESİ GEREKİYORDU”
Suriye’deki savaş ve Irak’taki gelişmelerden dolayı Türkiye’ye hızlı bir geçiş yaşandığına da dikkat çeken Öğreten, “İnsanlar ne yazık ki kara mayınlarına basarak, yaşamları ya kaybettiler ya da yaralandılar. Geçen yıl yapılan araştırmada 19 insan bu nedenle yaralandı. Bunların büyük bir kısmını ise çocuklar oluşturuyor. Türkiye’nin toprağa döşenen mayınları geçtiğimiz yıl 1 Mayıs’ta imha etmiş olmalıydı. Topraklar artık kara mayınlarından kurtarılmalıydı. Ne yazık ki Türkiye bunu gerçekleştiremedi. Üzerine de 8 yıl daha süre ekledi. Bu verilen 8 yıllık sürenin 1 yılı da geçti. Kara mayınları ile ilgili herhangi bir faaliyet Türkiye’de söz konusu değildir” diye konuştu.
Kocaeli Üniversitesi Çocuk Koruma Merkezi’nde görevli psikolog Nesligül Olgun ise, mayın riski eğitimi projesinin 3 aşamadan oluştuğuna dikkat çekerek, şunları kaydetti:
“İlk aşamasında çocuklara barış içinde bir ortamda yaşamaları gerektiği şeklinde mesajlar vereceklerini anlattık. Eğitimin ikinci aşamasında mayının ve patlayıcıların neye benzediği nasıl olduğunu hatta bunların en çok nerelerde olabilecekleriyle ilgili bilgi aktaracağız. Üçüncü oturumda ise çocukların mayın ve patlayıcılardan nasıl korunacaklarını anlatacağız. Bunlara yönelik nasıl önlemler alacaklar? Bu çocukların yaş ve gelişim sevilerine göre planlandı. O yüzden bunları oyun oynayarak, ve resim çizerek yapıyoruz. Soru-cevap halinde bunları konuşuyoruz. Aralarında bunları duymayan ve bilmeyenlerde var. Bu konuya değindiğimizde pür dikkat sessizlik ile dinliyorlar. Konunun ciddiyetinin farkına varıyorlar. Bu kavramları dikkatle dinlediklerini gözlemliyoruz. Aralarında bu cisimleri bilenler ve tanıyanlar var. İlerleyen zamanlarda daha iyi anlayacağız. Çocuklar sürekli bir çatışma ortamında yaşadı, sonra göç ederek başka bir ortama geldi. Hayatta kalma savaşı vermek çocukların hayatında kalıcı izler bırakıyor. Süregelen travmaların kalıcı izlerinin olduğunu biliyoruz.”