Cumhuriyet tarihinde eşine az rastlanır bir muhalefet gelişti, gelişmeye devam ediyor. Partiler, ilk kez (MHP hariç)toplumla birlikte toplumsal muhalefet yapıyor. İdeolojik birlikteliği olmayan muhalefetin önemli bir kesimi de sağ gelenekten geliyor. Bir de HDP’nin durumu var ki, o da çok stratejik, aynı zamanda çok tepede duruyor.
Gelişmeler de ilginç.
Meral Akşener, Cumhurbaşkanı adayı olmadığını söylüyor, muhalefetin diğer ortaklarına, aynı zamanda ortak olmayan muhalefete mayınsız bir siyaset alanı açıyor.
Kemal kılıçdaroğlu, geçmişle yüzleşmeler gerçekleştirip, partisi adına toplumsal helalleşmeye gidiyor. Selahattin Demirtaş, olası ‘çatlak’ sesleri engelleyen, aynı zamanda toplumsal kabulü olan ‘Yerel seçimlerdeki denklem Cumhurbaşkanı seçimlerinde de geçerlidir’ diyor, bu sözleriyle adeta iktidarın dizlerini kırıyor!
‘ Masasız müzakere’ var sanki.
Belki de artık tecrübeler konuşuyor.
Sözler tartılıyor, enine boyuna ölçülüyor, içerik olarak mesajları hesaplanıyor, kamuoyunun rahat anlayacağı tarzda ‘tane tane’ aktarılıyor.
Birliktelik, ortak ya da karşıt ideolojik birliktelik değil, böyle olunca da davranışlar, sözler rahat oluyor. Bu rahatlık toplumu da rahatlatıyor. Yani, AK Parti iktidarından kurtulmak isteyen, farklı görüş ve idelojiye, din-dil-mezheplere mensup geniş bir kitle. Onların rahatlaması, sabrı ve desteği, doğal olarak kendilerini temsil eden siyaset kurumlarını yönetenleri ve liderlerini de rahatlatıyor.
İktidarın gidişi ile ilgili ayak seslerinin giderek yüksek ses vermesi de belki de bu nedendendir.
Yani ideolojik birlikteliği olmadığı halde, çatışmayan, ancak aynı kulvarda da buluşmayan, buna rağmen toplumsal muhalefetin inşası için ayrı ayrı verilen mücadele, bu nedenle son derece anlamlı bir hal alıyor.
Erken ya da zamanında bir seçimin olması halinde, Selahattin Demirtaş’ın rolünün çok kıymetli olacağı ki, bu kıymet şimdiden takdir ediliyor. İktidarın gidişinin ‘anahtar’ denklemi, Selahattin Demirtaş’ın telaffuz ettiği, ‘‘Yerel seçimlerdeki denklem Cumhurbaşkanı seçimlerinde de geçerlidir’ özdeyişiyle izah edilebilir.
İktidarın bakanları seçime yönelik ‘motive’ çalışmaları yapıyor ancak, Kürt illerindeki seçmenin motivasyonunda Selahattin Demirtaş kadar başarılı olmaları mümkün değil. Yerel seçimlerdeki denklemin cumhurbaşkanlığı seçiminde de geçerli olduğu yönündeki mesaj, aslında bütün kesimlere, aynı zamanda yurt içine ve dışına. Kapsamlı ve anlamlı olması ile birlikte, farklı seslerin çıkmasına karşı çok önceden alınmış bir önlem olarak da değerlendirmek mümkün. Kürt seçmenlerin oylarının iktidara yönelmesiyle ilgili verilen çabaları şimdiden boşa çıkaran ‘Edirne mesajı’ kamuoyundan da kabul gördü.