İktidar eziyor, köşeye sıkıştırıyor, vatandaş inim, inim inliyor, faturasını ödeyemiyor, çocuğuna mama-süt alamıyor, kirasını ödeyemiyor, evinden çıkamaz bir halde.
Muhalefet, bütün bu olumsuzluklarına rağmen, iktidarın değişmesini, gitmesini neden sağlayamıyor?
Hem de yurttaşlar bu kadar ağır koşullar altında ezilirken!
Ekonomik, sosyal, siyasal, hatta aklımıza gelebilecek bütün yaşam alanlarında, adalet, hak hukuk alanında koşullar çok eziyor yurttaşı. Bütün bu olanlara rağmen hala ortada iktidarın değişimiyle, gidişiyle ilgili işaret fişeği göremiyoruz.
Bile, bile, göz göre, göre lades durumundayız!
Çokça duyuyoruz, ‘Şimdi, Demirel, Ecevit, Erbakan olsa bunları hallaç pamuğu gibi atardı’ diye. Yani 6 muhalefet partisinin bütün olan bitenler karşısında iktidara karşı mücadele zayıflığına işaret ediliyor, eski siyasiler gündeme getirilerek. Yani geçmişe yönelik etkili bir muhalefet tarzına, mevcudun etkisizliğine vurgu yapılıyor.
*
Vatandaş aç, perişan, fakrı zaruret içinde inim, inim inliyor.
Bütün bu soruların muhatabı vatandaşlarla birlikte, aynı çizgide durmaya çalışan 6 muhalefet partisidir. Ülkenin içine saplandığı girdaptan kurtulmasının önünü açacak olanlar da elbette ki iktidar olmaya çalışan muhalefet partileridir.
Muhalefet, vatandaş gibi şikâyetçi bir tarz izliyor, iktidarın yaptıklarını sadece eleştiriyor, bu şekilde alkış almaya çalışıyor. Aksine, muhalefet, şikâyet ederek, karşıdan alkış alarak iktidar olunamayacağını kafasında tartışmalı, konuşmalı, gereğini yapmalıdır.
Şikâyetçiler birbirinin muhatabı olunca, şikâyetçi korosu oluşuyor, konuşulanlar nakarata dönüşüyor, nakaratlar da değişim, dönüşüme işaret etmiyor. Şikâyet ettikçe şikâyet edilen meselelerin giderek artıyor olması aynı zamanda vatandaşın giderek yoksullaşmasına zemin hazırlıyor, iktidar yerinde duruyor.
Muhalefet neyi bekliyor?
2023’teki normal seçimleri mi?
Elbette ki yasal, anayasal süreç neyse o, ancak, yurttaşlar bu ülkede böyle bir sürecin muhatabı değil ki!
Çünkü yasal ve anayasal olmayan uygulamalarla yönetiliyoruz. Döviz kurlarındaki oynaştan tutun da insan hak ve hürriyetlerinin gasp edildiği bu süreç sadece mutlu bir azınlığın lehine işliyor.
İktidar hala insanları, ‘terör, terörist, vatan-millet-şehit’ yalanlarıyla kandırabiliyor.
Muhalefet ise;
‘Körler sağırlar birbirini ağırlar’,
‘Sen ben bizim oğlan’
modunda, iktidarı yurttaşa şikâyet ediyor.