Yastıksız bir yaşam biçimini hayatımıza almamız gerekiyor.
Varsa tabi yastık altı bir şeyler.
Neden?
Çünkü hükümet bu konuda kararlı, ne yapıp edip, yastık altına dalacak!
Uzun zamandır yastık altlarına göz koymuştu, ancak bir türlü olmuyordu. Dün bir haber gördüm, ciddi bir çalışma yürütüyorlar, bir şekilde cazip bir şeyler sunup, altını yastık altından çekecekler, ya da çekmeye çalışacaklar.
Hükümet, zengin evin ‘haşarı’ çocuğu gibi, diğer bir deyişle ‘Mirasyedi’…
Ne var ne yok harcıyor, bir şey kalmayınca da anasının, babasının, aile fertlerinin birikimlerine yöneliyor.
Peki, ya onlarda bittiğinde ne olacak?
Evi, evleri, tarlaları, arsaları, fabrikaları satmaya başlayacak.
Onlarda bittiğinde!
Haşarı çocuk ortada kalacak.
Kendisi yetmezmiş gibi, aile fertleri, yakınları, çoluk-çocuk, herkes açıkta duracak, aç kalacak, perişan olacak.
Ev halkı üzerinden ülkeyi mi anlattım?
Aslında bu örnek üzerinden, Diyarbakır’da ailelerini ‘perişan2 eden mirasyedilerden söz etmek istiyordum.
Yeni durumda değil.
Şımarık, zengin aile çocuklarının hikâyelerini dinliyorum son zamanlarda.
Ailelerin binbir güçlükle çalışıp kazandığı, biriktirdiği, parayı, malı-mülkü, bir çırpıda bahisçilere, faizci ve tefecilere kaptıran, yetmezmiş gibi başlarını belaya sokan mirasyedi çocuklar türedi Diyarbakır’da.
Bunların gözünde 50-10-500-600 milyon TL, sinek vızıltısı gibi adeta.
Ailelerini bu söz ettiğim rakamlar ve üzerindeki rakamlarla borç altına sokan çocuklardan söz ediyorum.
Çok uzun zamandır Diyarbakır’da kurulan bir tezgâh var.
Uyuşturucu, faiz, tefe, mala el koyma gibi işleri bünyesinde barındıran Çeteler var.
Tezgâh dönüyor.
Anladığım kadarıyla bir şekilde zengin aile çocukları hedefleniyor, ona göre yol ve yöntemler denenerek ‘Düşürmeler’ gerçekleşiyor. Demek ki, kentte mal varlıkları araştırılıyor, muhataplar tespit ediliyor, zaaflar tespit ediliyor, bir şekilde kumpas başlatılıyor.
Son noktada, aileler mecbur bırakılıyor.
‘Ya canınız ya da malınız’ çok önemli bir tehdit unsuru olarak ailelerin önüne çıkınca, meselelerde sessiz sakin hallediliyor. Ne kadarı emniyet, savcılığa intikal etti, bilemiyorum, ancak, her duyduğumda dudaklarım uçukluyor rakamlar karşısında. Öyle yalan dolan işler de değil. Mutlaka kentin herhangi bir yerinde başka birilerine daha teyit ettiriyorum durumu. Zaten herkesin haberi oluyor.
‘Böyle bir şey var’ dediğimde, karşımdaki daha rakamı daha söylemeden, ‘Evet bu kadar borçlanmış, aile ödemiş’ diyorlar.
Felaketi herkes biliyor, herkes duyuruyor.
Ailelerden, ülke çapına yayılan felaketi de hepimiz biliyorduk, sadece konuştuk.
Aha da geldik filmin sonuna; yastık altına, banka hesaplarına, emekli maaşına…!
Hep birlikte ortada kaldık mı?
Henüz değil, ama az kaldı.
CHP mi?
Onlar delege peşinde, küçük başarıları yakalama gayretine düştüler.
Bu gayret! Gaflete dönüşmeden bitse iyi olacak.