Millet varsa devlet vardır.
‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ demiş şeyh Edebali…
İnsan devleti, devlette insanı yaşatacak ki, o devletin sınırları içinde yaşayan herkes, herkesim mutlu ve huzurlu olsun.
Devlet erkini teslim ettiğimiz yöneticiler, iktidar edenler, Şeyh Edebali’nin öğütlerine denk gelen insanı yaşatma düsturundan uzaklaştıkça; devletin temelleri sarsılır, güven yok olur, devlet-Millet arasındaki bağın zayıflamasına aracı olur.
Devlet, yurttaşlarının, yurttaşlarda devletin teminatıdır.
Son karşılıklı teminat yüzyıllıktır, aynı zamanda karşılıklı akittir.
Devlet-yurttaş akdi bu coğrafyada bin yıllıktır.
İki temel arasındaki güven akdi, erki elinde bulunduranlar (İktidar-hükümet)tarafından tek taraflı zedelendiğinde, yurttaş, yurttaş olmaktan kaynaklı hakkını kullanır, sorgular, hesap sorar.
Devlet erkini teslim ettiğimiz iktidarlar kalıcı değil, gidicidir.
Onlar, iktidar edenler, halkın sesine kulak vermek zorundadır.
Devlet erkini elinde bulunduranlar, devlet adına Milletine parmak sallamaz, sallayamaz.
O erki elinde bulunduranlar; kendilerine emanet edilen değerin, milletin değeri olduğunun bilincinden uzaklaştığı andan itibaren zor zamanlara yelken açıyorlardır. Aynı zamanda milleti de, topraklar üzerinde yaşayanları da zora sokuyorlar.
Partiler devlet değil, millet devlettir.
Millet, devleti yönetmesi için seçtiği yöneticilere partiler aracılığıyla verdiği yetkiyi işler iyi gitmediğinde geri alır.
Milletin 13 milyona tekabül eden kesimi 6 Şubattan bu yana zor koşullarda çok ciddi bir yaşam mücadelesi veriyor. 85 milyonun da yüreği sızlıyor. Soğuğa, açlığa, perişanlığa rağmen bu millet dik duruşunu bozmadı, vakur davrandı, yapılan yardım ve desteklere razı oldu, yaraların sarılmasını bekledi. Ne devlete ne de iktidara laf etmedi. Ancak, depremden 20 gün sonra dahi barınma sıkıntısı devam ederken, Kızılay’ın çadır sattığı gerçeği ortaya çıkınca, muhatapları da bunu kabul edince, milletinde sorgulama hakkı doğdu, yüksek sesle haykırdı.
İktidarların, devletin erkini elinde bulunduranların yapması gereken, bu seslere kulak vermek, varsa eksikleri, yanlışları düzeltmek, milletin tepkisine hak vermektir. Edebali’nin dediği gibi, devleti yaşatmak için insanı yaşatmak gerekir. İnsanı yaşatamadıktan sonra devleti nasıl yaşatacağız?
Seyircisiz maç, öğrencisiz okul, işçisiz fabrika, insansız devlet olur mu?