TİGRİS HABER - Meslekler, tarih boyunca toplumsal cinsiyet rollerinden derinden etkilenmiştir. Belirli mesleklerin "erkek işi" veya "kadın işi" olarak kategorize edilmesi, hem kadınların hem de erkeklerin iş gücüne katılımını ve potansiyellerini sınırlamakta. Bugün, mesleklere cinsiyetçi yaklaşımın çeşitli yönlerini inceleyeceğiz ve bu kalıpları kırmak için neler yapılabileceğini tartışacağız.
Geçmişte, kadınların rolü genellikle ev ve aile ile sınırlıyken erkeklerin rolü ise maddi kazanç sağlama üzerineydi. Bu durum, belirli mesleklerin "doğal olarak" erkek veya kadın için uygun olduğuna dair kalıpların oluşmasına neden oldu. Örneğin hemşirelik, sekreterlik ve öğretmenlik gibi meslekler "kadınsı" olarak görülürken mühendislik, doktorluk ve inşaat gibi meslekler "erkeklik" ile ilişkilendirildi.
İnşaat, mühendislik, bilişim gibi alanlarda erkek egemen bir kültür hâkimdir. Bu durum, kadınların bu alanlara girişini zorlaştırmakta ve "yeterince güçlü" veya "yetenekli" olmadıkları gibi ön yargılara yol açmaktadır.
Hemşirelik, öğretmenlik, sekreterlik gibi meslekler ise "kadınlara uygun" olarak görülmekte ve erkeklerin bu alanlarda yer alması ön yargıyla karşılanmakta. Bu durum, ücret eşitsizliği ve terfi imkânlarının kısıtlanması gibi sorunları yaratmaktadır.
Eşitsizlik Nasıl Sonuçlar Doğurdu?
Cinsiyetçi bakış açısı, toplumun yarısının potansiyelini ve becerilerini göz ardı etmektedir. Bu durum, hem bireysel hem de toplumsal açıdan büyük bir kayıptır.
Ücret eşitsizliği, terfi imkânlarının kısıtlanması ve mobbing gibi sorunlar, cinsiyetçi yaklaşımın doğrudan sonuçlarıdır.
Belirli alanlarda tek bir cinsiyetin hâkim olması, farklı bakış açılarının ve fikirlerin yok olmasına neden olmaktadır.
Bu kalıplar günümüzde hala etkisini sürdürüyor. Kadınlar, "erkek işi" olarak algılanan mesleklerde az temsil edilmektedir ve bu durum, ücret eşitsizliği ve terfi imkânlarının kısıtlanması gibi sorunlar doğurmakta. Erkekler ise "kadınsı" olarak algılanan mesleklere yönelmeye teşvik edilmediklerinden potansiyellerini tam olarak gerçekleştirememektedirler.
Mesleklere cinsiyetçi yaklaşımın hem bireylere hem de topluma birçok zararı vardır. Bu durum, yetenek ve becerilerin israfına yol açmakta, iş gücünde çeşitliliği ve eşitliği engellemekle kalmıyor, cinsiyet rollerini pekiştirerek toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirmektedir. Mesleklere cinsiyetçi yaklaşımın sona ermesi için birçok farklı aktörün rol oynaması gerekiyor.
Eğitim sisteminde, cinsiyet kalıplarını pekiştiren materyallerden kaçınılmalı ve tüm mesleklerin her iki cinsiyete de açık olduğu vurgulanmalıdır.
Aileler, çocuklarını "erkek" veya "kadın" meslekleri olarak ayrıştırmadan tüm seçenekleri keşfetmeye teşvik etmelidir.
Medya, farklı cinsiyetlerden insanların çeşitli mesleklerde başarılı bir şekilde yer aldığını gösteren temsillere yer vermelidir.
Mesleklere cinsiyetçi yaklaşımın sona ermesi, uzun vadeli bir çaba ve kolektif bir mücadeleyi gerektirir. Bu çabayla, tüm insanların potansiyellerini tam olarak gerçekleştirebildiği ve cinsiyet eşitliğinin sağlandığı bir toplum inşa etmek mümkündür.