Mesleki dezenformasyon, meslek etiği, mesleki erime/çürümüşlük/ gibi cümleler kuruluyor, ayrıca çok yoğun bir şekilde kullanılıyor. Cümlelere bol sitem yüklemeleri yapılıyor. Yüklemeler, Nerede o eski günler’ kelimeleri ile buluşunca üzerine hikâye yazılacak konuma geliyor. Kelimeler cümlelere dönüşüyor.
Aslında toplumsal bir meselenin altı destekleniyor, kırmızıçizgilerle…
Tam da kişisel, partisel, toplumsal değişim, dönüşüm meselelerinin tartışıldığı, bir de ülkenin, devletin, milletin geleceğini ilgilendiren yerel seçimlerin yaklaştığı şu günlerde, her şeyin, her alanın deforme edildiği bir durum var ortada.
Var, çünkü olmasa, neden böyle yazılar yazma gereği duyalım ki!
Başta medya olmak üzere, sivil ve resmi kurumların büyük çoğunluğunda çürüme var. Bütün boşluklar liyakatsiz, beceriksiz, işinin ehli olmayanlarla doldurulmuş vaziyette. Hal böyle olunca da her şey birbirini tetikliyor, ‘Liyakatsizler havuzu’ oluşuyor, bu havuz o kesimlerin toplanma alanı haline geliyor. Yanlışların doğru olarak kabul edildiği bu havuzdan yansıyanlar önce bireyleri çürütüyor, sonra toplumsal çürümeye neden oluyor.
Memurluk, işçilik, belediyecilik, sendikacılık, işverenlik, gazetecilik, esnaflık, daha sayısını çoğaltabileceğimiz birçok alan var, bunlar her biri birer meslek. Çürüme bütün alanlara yansıdığında, toplumsal erime, çürüme, bunun yanı sıra ahlaki bir çöküş söz konu oluyor, oldu da…!
Özetle; toplumsal dengeyi sağlayan meslekler, görevler layıkıyla yapılmıyor ise, sıkıntı başlıyor demektir.
Diyarbakır’da çok az gazeteci belediyelerin aymazlığı, usulsüzlükleri konusuna değindi. Geride bıraktığımız 7 yıllık sürede konuya hassasiyet gösterilmediği için aymazlık tavan yaptı. Her nedense her şey bitti, belediyeler, yani kayyımlar bazı arkadaşların aklına yeni yeni düşmeye başladı.
Alın size, Diyarbakır’daki belediyeler.
Tam bir rezalet!
Hep birlikte bir tek Bağlar Belediyesine ve başkanına yükleniyoruz.
Elbette yükleneceğiz, yapılanlar yenilir yutulur cinsten değil.
Ancak, Büyükşehir dâhil, diğer belediyeleri es geçmemiz mümkün değil.
Kentin mal varlıklarını, halkın malını, mülkünü satanlar arasında ayırım yapmayacağız.
Mesafede eşit davranacağız, davranmalıyız.
Toplumsal ve mesleki çürümelerin önüne geçmek, çok ciddi insani görevimiz olmalı.