Mümin Ağcakaya
Merhabalar Seda Hanım iş hayatınıza ne zaman başladınız? Böyle bir mesleği seçmede ki nedenleriniz nelerdir? Çünkü mermer ağır bir iş alanı, mermer denince hemen akla erkekler geliyor. Bir kadın olarak sizin bu işle ilgilenmeniz ve bir kadını olarak ne tür zorluklarla karşılaşıyorsunuz?
ÇOCUKKEN DEDEMİN YANINDA ÇALIŞMAYA BAŞLADIM
Aslında ben iş yaşamıma çok küçükken başladım. Dedem Silvan’da ticaretle uğraşıyordu, bir kumaş dükkânı vardı. İlkokul birden beri okul tatil olduğunda yaz dönemlerinde, dedemin yanına gider çalışırdım. Oradaki kumaşların tozunu alır, gelen misafirlere çay, kahve, ayran ikram ederdim. İş hikâyem oradan itibaren başlıyor. Ziya Gökalp süper lise bölümünden mezun oldum. Sayısalcı olmama rağmen biraz babaya düşkün olduğum için, onunla çalışma hevesim vardı. O yüzden üniversite seçimlerinde işletme bölümünü seçtim. Manisa Celal Bayar Üniversitesinde işletme okudum. Mermer sektörüne atılmamda aslında böyle oldu.
Peki, çocukken dedenizin yanında çalışıyordunuz aklınızdan geçiyor muydu, böyle bir sektörde iş yapacağınız? Çocukken düşündüğünüz başka bir meslek var mıydı?
Aslında çocukken sorarlardı ne olacaksın? Diye. Ben çalışacağım derdim. Nasıl çalışacaksın; doktor mu mühendis mi dediklerinde cevap veremezdim. İş kadını olacağım derdim. Ama nasıl bir iş kadını dediklerinde sektörü hiçbir zaman söyleyemezdim. Doktor mu? Hayır. Avukat mı? Hayır. Çalışacağım, iş kadını olacağım derdim. Çünkü bir baba profili vardı; iş adamıydı. Bende kendimi onun yanında çalışan bir insan olarak hayal ederdim. Dolayısıyla böyle bir meslek hayalim yoktu. Ama çalışan, yöneten bir kadın hayalim vardı.
Nasıl bir işbölümü yaptınız?
Şimdi babamla birlikte çalışıyorum. Ocakları babam araştırıyor, buluyor. Dolayısıyla ocaklar kısmına babam bakıyor. Fabrika ve işletme bölümüne ise ben bakıyorum.
Mermer gibi ağır bir işletmenin başında olmanın zorlukları nelerdir?
Ben işletmeyi okurken yazları fabrikada staj yapmaya başladım. Neredeyse pazarlamadan muhasebeye, yönetime ve üretime kadar fabrikanın her biriminde çalıştım. Fakat o zamanlar öğrenmek isteyen bir öğrenci gözüyle bakıyorlardı. Fakat okulu bitirip işin başında geçtiğim zaman asıl mesele ondan sonra başladı. Biliyorsunuz bizim bölgemizde çalışan kadın sayısı görmek oldukça azdır. Özellikle yönetici pozisyonda çalıştıklarında, erkekler buna çok fazla tahammül edemeyebiliyor. Okulu bitirip işin başına geçtiğim zaman ilk dönemler bazı sıkıntılar yaşadım. Bir kadın yöneticiden emir almak istemeyebiliyorlar. Bazı müşteriler kadınlarla diyaloga geçmektense erkeklerle diyaloga geçmeyi tercih edebiliyorlar. Tabi bazı sıkıntıları yaşadım. Fakat bu durum çokta uzun sürmedi. Çünkü çalışma arkadaşlarımın takdirini kazanmaya başladım. Onlarda benim çalışabildiğimi, başarılı olduğumu, onlardan biri olduğumu görünce, o zaman bana yardımcı olmaya başladılar.
BİR KADININ MERMER SEKTÖRÜNDE İŞ YAPMASINA ALIŞTI
İş dünyası size bu sektörde alıştı.
Evet desteklerle çabuk atlattım. Bir dönem tabi bocaladım. Daha önce çalışanların muhatabı hep erkekken; bir kadını karşılarında görmeleri ve onunla muhatap olmak zorunda kalmaları biraz şaşırttı. Müşteriler açısından da; bir kadınla diyaloga geçmeleri, siparişini paylaşmak zorunda kalmaları, akşamın yedisinde, sekizinde o kişiyi bir kadının araması; ya da çalışma arkadaşlarınız hep erkeklerle konuşmaya alışmışken bir kadınla iletişim kurmak zorunda kalmaları ve bir kadından talimat almaları; erkek egosu olanlar için çokta kolay ve mantıklı gelmedi. Fakat daha sonra onlardan biri görmeleri, insani bakımdan ve beceri konusunda da onlardan eksik yanımın olmadığını görünce; kendi aralarına aldılar beni ve sorun ortadan kalktı.
Muhasebe ve pazarlama bölümüne baktığınız zaman müşterilerle görüşmelerinizde, fabrikada çalışanlarla muhatap olduğunuzda ne tür sıkıntılar yaşadınız?
Müşteri bazında daha çok karşılarında erkek bekliyorlar. 11 yıldır burada çalışıyorum. İlk yıllarda böyle sıkıntılar oldu. İlk dönem müşterilerin çoğu biz hanımefendiyi rahatsız etmeyelim, varsa bir erkek pazarlama müdürüyle görüşelim diyenler oldu. Orada pazarlamaya baktığım için benimle iletişime geçmede bir nevi zorunda kaldılar. İlk zamanlar elimi sıkmazlardı. Ama daha sonra alıştılar. Sohbet de ediyoruz, dışarıda da görüşüyoruz. Ama daha sonra müşteriler alıştı. Dışarıda da konuşuluyorsun. Beden Mermerde bir kadın pazarlama elemanı var siparişleri zamanında teslim ediyor. Verdiği sözü tutuyor. Siparişin gecikmesinde gerekçeler yaratmadığınızda gecikme ve hataları üslendiğinizde karşı tarafta bir samimiyet duygusu yaratıyor. Yani bir farkındalık yaratıyorsun. Ama burada duruşunuz çok önemlidir. Artık kadın pazarlamacılar daha çok tercih edilmeye başlanıyor. Şimdi bizde pazarlama için bir kişi almak istediğimiz de kadını tercih ediyoruz.
Çalışanlar arasında da bu böyle olmaya başladı. Kendi aralarında sosyal etkinlik düzenlerlerdi. Kendimi dışlardım. Çünkü erkek erkeğe mesela okey oynamaya, futbol oynamak için halı sahaya gidiyorlardı. Daha sonra onların arasına girmem gerektiğini fark ettiğim için onların arasına girmeye, okeyde dördüncü olmaya başladım. Halı sahada onlarla birlikte top koşturmadık ama arkada onları Beden Mermer diye destekleyen bir kadın vardı. Sonraki maçlarda diğer firmalar da bizi destekleyen yok, bizi de destekleyen gelsin diye böyle bir farkındalık olmaya ve halı saha maçlarına aileleriyle gelmeye başladılar. İş çıkışı sabah kahvaltısından önce ciğer yiyip öyle fabrikaya gelmeye başladık. Onlardan biri oldum ama kadın kimliğini, topuklu ayakkabıyı bırakan değil; bir erkeğin yaptığını yapabilen, başaran bir kadın olarak onlarla birlikte çalışmaya başladım.
İş dünyasında eskiden firma sahipleri genelde erkek olduğu için bir yerde rekabet erkekler arasında oluyordu. Şimdi; rekabete; söz ve karar sahibi iş kadınları da dâhil oluyor. Bu rekabette kadının avantaj ve dezavantajları nelerdir?
Azınlık olduğunuz zaman ister istemez eziliyorsunuz. İş dünyasında da böyledir. Tabiki ben erkek egemen bir iş sektöründe çalışıyorum. Toplantı ve iş ilişkilerinde bu farkı yaşayabiliyorsunuz. Ama avantajını da yaşayabiliyorsunuz. İnsanlar size öncelik verebiliyorlar.
HER YENİLİK SANCILI BAŞLAR
Ama işlerin daha çok erkekler yürüttüğü için, kadının sahaya çıkmasını kabullenmeme durumu yaşanmıyor mu?
Bazı yenilikler sancılı başlar, ilk yıllarda müşterilerin beni tercih etmemesi, ya da çalışanların bir kadından emir almak istememesi, bir kadının otoritesine girmek istememesi gibi süreçleri yaşadım. Ama bu erkeklerin desteğini almadan bu mümkün olmazdı. Bir arada yürümek zorundayız. Kapıyı bana açmasalardı ben şu an işime çok rahat bir şekilde devam edemeyebilirdim. Belki bunun bizim yönetimle de yakından ilgisi olduğunu düşünüyorum. Önümü açmasalardı yükselemeyebilirdim. Ya da işe başlayıp da bir süre dayanıp ayrılan çok tanıdığım oldu. Aile şirketlerinde kadın yönetici olmak çok daha zordur. Çünkü ya babanın ya da amcanın ya da kardeşlerin gölgesinde de kalabiliyorsun. Biraz kişilikle de alakalı. Kadına verilen değerle de alakalı.
DEDEM BENİM İÇİN BİR ŞANS OLDU
Çocukluktan itibaren dedenizin yanında çalışmanıza ortam sunması, sizin kendinize olan güveninizin gelişmesinde önemli bir katkı sunuyor. Çünkü feodal yapısını da dikkate aldığımızda daha farklı bir ortamda yetişiyorsunuz. Eğitim sürecini de tamamladıktan sonra iş hayatınıza atılmanızda dedenizin yaklaşımları sizin için bir şanstır.
1983 doğumluyum.90’lı dönemlerde kimse kız torununu alıp da yanında çalıştırmıyordu. Bu yaklaşım bile bir farkındalık oluşturuyor. Benden büyük ağbim, benden küçük erkek kardeşim de var. Onlar değil ben dedemle çalışmaya giderdim. Bu benim için büyük şans oldu. Dedem bana karşı büyük tolerans gösterdi. Bu çalışma süreçleri bende kendime olan güvenimi geliştirdi. İş sahasına atıldığımda da vermiş olduğu desteklerin değeri tarif edilemez. Bu destekler benim iş sahasında da başarılı olmamda önemli oldu.
Ailenin kız çocuklarına kattığı özellikler ve değerler onun gelecekteki yaşamında etkili oluyor. İş yaparken o gücü ve desteği görebiliyor, hissedebiliyorsun. Ben böyle bir ailede yetiştiğim, dedemin ve babamın de böyle biri olduğu için kendimi ayrıca şanslı görüyorum. Çünkü bir özgüvenle büyüyorsunuz. Bu konuda benim istek ve çabalarım olsa da; erkek torun veya erkek çocuğuyla kıyaslayarak kızı ikincil görmediler.
İlk başlarda babamla mermer sektöründe çalışmayı istediğimde, nasıl bu sektörde çalışacaksın diyenler oldu. Çünkü 90’ların sonu 2.000’lerin başında mermer sektöründe bırakalım kadın yöneticiyi, çalışan kadın yoktu. Ailemin bana destek olması beni cesaretlendirdi. Yoksa bu sektörde kendime yer açmam çok daha zor olurdu. Bende önüme çıkan engelleri bu öz güvenle aşmaya çalıştım.
BU SEKTÖRDE BİR KADIN DA ERKEK KADAR BAŞARABİLİR
Bu ağır sektörde bir erkek kadar başaracağını kendi şahsında görmüş oldun.
Tabi bunu deneyimledim. Önceleri benimle çalışmak istemeyen müşteriler sadece benimle çalışmaya başladılar. Sonra erkek pazarlamacıya devrettiğimiz müşteriler, mümkünse Seda hanımla ya da diğer kadın pazarlamacı arkadaşla görüşelim demeye başladılar. Çünkü kadın işine sahip çıkmak istediğinde en iyisini yapmaya çalışıyor. Bu durum da insanlar tarafından fark ediliyor.
Siz önünüze çıkan engelleri aştığınız da ve başardığınızda diğer insanlarda size güvenmeye başlıyor. Şirkette daha fazla idari alanda çalışan kadına yer vermeye başladık. Pazarlamacılarımızı kadınlardan oluşturmaya başladık. Çünkü insanlarla diyalogları daha iyi ve sonuç alıcı olduğu gördük.
Kendi iş hayatınızı da dikkate aldığınızda kadınlara ve topluma nasıl bir çağrıda bulunmak istersiniz?
Çok iyi bir kız evladı olun oturuşunuz, kalkışınız giyiminiz toplumun beğenisine göre olsun. İş hayatına atılıp eve para getirin. Evlenince de eve para getirin. Evlenince de evde oturun ve çalışmayın. Çok iyi bir eş ve çok iyi bir anne olun.
Ama hayat böyle değil. Toplumda kadınlara aile, çevre ve kurum olarak destek verilmeli, herkesin çevresine bir el uzatması gerekmektedir. Ancak kadınlar bu şekilde kendilerini güçlü hissedebileceklerdir. Mutlu ailelerin olması için de kadının evde mutlu olması gerekiyor. Ben de işe başladığım zaman birkaç sene çalışır sonra bırakır dediler. Ama ben çalışıp bırakmadım. Evlendim çalışmaz dediler. Çalıştım. Çocuklarım oldu artık çalışmaz dediler. Çalıştım bazen fuarlara çocuğumu da alıp gittim. İkinci çocukta bu kez evde oturur dediler ama bana bu yönlü söylemleri dikkate almadım ve çalışmaya devam ettim.
Tek başına olmuyor. Toplumla oluyor. Kişilerin hayatındaki paydaşlarla oluyor. Bu konu da anemin, babamın, eşimin destekleri büyük oldu.
Toplumda kadınlara hem aile hem de, çevre ve kurumlar olarak desteği vermeleri gerekir. Herkes çevresinde birbirine elini uzatması, başkasına dokunmasını bilmesi gerekir.
KADIN BAŞARABİLECEĞİNE ÖNCE KENDİSİ İNANMALIDIR
Bu konuda şöyle bir çıkarsama yaparsak kadına olanak ve imkân sunulduğunda yapamayacağı başaramayacağı hiçbir şey yoktur. Bu konuda erkekleri kendini, bakış açısını gözden geçirmesi gerekiyor mu?
Kadına güvenmesi ve önünü açması gerekiyor. Kadını da en azından kendisiyle eşit düzeyde görmesi gerekiyor. Kadının öz güveninin oluşması için önce kadın kendine güvenmeli ve erkeklerin cinsiyetçi bakış ve söylemlerinin artık son bulması gerekiyor. Bu konuda eğitim ve bilinç de önemlidir.
Kadın Meclisinde her iş kesiminden iş kadınların yer alıyor olması önemli bir adımdır. Çünkü dayanışma önce kendi aramızda olmalı. Kadının temsiliyeti artmalıdır. Bölgemizde çalışan kadın sayısı düşük, kadını iş hayatına katmamız gerekiyor. Mesela organize sanayi alanında çalışan kadın sayısı çok az. Sadece tekstil alanında çalışan kadınlar var. Diğer alanlarda neden olmasın. Kadının çalışma şartlarının düzenlenmesi ve alanlarının genişletilmesi, yönetim ve karar mekanizmalarında daha fazla sayıda aktif olarak yer almaları gerekiyor.
Global dünyada yaşam ve ilişkiler artık başka bir yöne evriliyor. Kadının kaderinin değişmesi gerekiyor, eril zihniyetin artık demokratikleşmesi gerekmiyor mu?
Bunun için biz kadınların birbirimize daha fazla güç destek sunmamız gerekiyor. Bu sorun bir yerde toplumsal sorun olduğu için erkeklerin de katkısı önemlidir. Bu sorun bir kadın erkek meselesi olmaktan bir insan sorunu olarak ele alınması gerekmektedir. Toplumsal sorunları aşmak, toplumsal ilerlemeyi sağlamak kolay olmuyor ama istenince olmayacak bir şey yoktur. Kadının ekonomik özgürlüğünü kazanması ve kadın bilincini edinmesi önemlidir.
İş kadınlarının güçlenmesi, iş kadını olmak isteyenleri desteklemek ve evdeki kadınlara uzanması, onları ekonomik yaşamın içerisine çekmesi, onlara dokunabilmesi gerekir. İyi modeller ortaya çıkarmamız ve evdeki kadınların uzanabileceği, ulaşabileceği ortamı sağlamak gerekiyor. Kadının ve erkeğin zihinsel değişimi yaşaması gerekiyor. Onlar da kendi çocuklarını eğitmesi gerekiyor. Bu bir döngü gibi; o kadın erkek çocuğunu da kız çocuğunu da eğitecek. Burada analara da önemli bir görev düşüyor. Çocuğunu nasıl eğitirse, o çocuk toplumun içine karıştığında da öyle davranır. Toplumun en temel yapı taşı olan aile içinde annelerin rolü önemlidir. Anneler doğru eğitilirse o da çocuklarını doğru eğitecektir. Çünkü eğitim önce aile içinde anneden başlıyor. Daha sonra çevre ve okul sistemi şekillendiriyor.
SEDA BEREKATOĞLU KİMDİR:
1983 Diyarbakır Silvan doğumlu. İlk orta ve lise eğitimini Diyarbakır’da tamamladı. Celal Bayar Üniversitesi İşletme bölümünden mezun olduktan sonra; ABD Washington DC De yöneticilik ve organizasyon eğitimi aldı. Daha sonra 2008’de Diyarbakır’a dönüp aile şirketi olan Beden Mermer de çalışmaya başladı. Halen Beden Mermer’de üst düzey yöneticilik yapmaktadır. Evli ve iki çocuk annesidir. TOBB Diyarbakır Genç Girişimciler Başkan Yard. DTSO Kadın Meclisi Yönetim Kurulu üyesi, DİTAM, DİSİAD üyesidir.