Mercimek isyanı!

Dünyanın en kaliteli mercimeğinin Diyarbakır ve bölge ilerinde yetiştiğini ve üreticinin elinden üç kuruşa alınan mercimeğin yüksek fiyatlarla yurtdışına satıldığını ve yurtdışından ise GDO’lu mercimeğin ithal edilerek iç piyasada

bölge mercimeği diye satılmasına tepki gösteren Çiftçi, bu duruma isyan etti.

Diyarbakır ve bölge ilerinden yapılan mercimek tarımı ve mercimek üreticilerinin soruları hakkında Sur Ziraat Odası Başkanı Mirza Vedat Çiftçi ile konuştuk.

Türkiye mercimek üretiminin %90’ı bölgeden karşılanıyor

Dünyanın protein bakımından en zengin mercimeği bu bölgeden %85-95 oranında (Diyarbakır, Şanlıurfa,  Mardin ve Batman’da olmak üzere) yetiştiriliyor. Bu ürün Diyarbakır’dan dönümsel bazdan hesaplarsak 185.350 dönüm yetiştiriliyor. Türkiye geneli ise bu dönüm yaklaşık olarak 2 milyon 350 bin dönüm ve genel olarak 4.211 bine denk geliyor. Diyarbakır ve bölgede üretilen mercimek Türkiye’nin mercimek üretiminin  %85 - 90’ına tekabül ediyor.  Yaklaşık olarak 3 bin tona yakın mercimek bizim bölgeden gidiyor.

‘Kanada mercimeğini bölge mercimeği olarak bize satılıyorlar’

Bu dönemlerde mercimek nedeniyle sıkıntılarımız var. Bizim var olan bereketli, kaliteli topraklarımızdan yetişen mercimek ihracat yoluyla Avrupa’ya çıkıyor. Kanada’daki genetiğiyle oynanmış, GDO’lu dediğimiz mercimeği ise biz ithal ediyoruz. Yani bizim kaliteli mercimeği Kanada’nın zenginleri, onların genetiğiyle oynanmış mercimeğini biz ise bizim fakirler yiyor. Türkiye’ ye sokulan Kanada mercimeği, bölge mercimeği olarak bize satılıyor. Çiftçilerimizden alınan 2 veya 3 liraya mercimek Mersin- Antalya limanından Avrupa’ya çıkarıldıktan sonra 4-5 dolara satılıyor. Yani 12 TL ile 15 TL arasında fiyat farkı oluyor. Buradaki uçuk fark bizim çiftçilerimizin ekonomik durumlarını mahvetmektedir.  Bu durum gitgide de mercimek alanlarının azalmasına üretimin durmasına sebep olmaktadır. Uluslararası ticaret olduğunda bu işin içinde kar döngüsü var. Buna sebep olan ne dediğimiz zaman da çiftçilerimizin borç batağında olduğunu görüyoruz. Çiftçilerin girdi ve çıktılarına baktığımızda karlarının olmadığı görülüyoruz. Çiftçilerimiz çok az bir karla ayakta kalmaya çalışıyorlar.

‘Çiftçilerimiz ürünlerini saklayamıyorlar’

 Çiftçilerimizin büyük depoları yok. Çiftçilerimiz ürünlerini saklayamıyorlar. İkinci en büyük sıkıntı ise çiftçilerimiz borç ödemelerini hasat dönemine denk getirdikleri için o dönem geldiğinden satış fazlası oluyor. Hasat dönemindeki arz fazlası fiyatlarında düşük olmasını beraberinde getiriyor.  

‘Mercimeğin TMO’nun alım bandına girmesi şart’

Mercimekte yanılmıyorsam 2003 yılında Toprak Mahsulleri Ofisi alım yapmış. Biz yakın zamanda Diyarbakır Toprak Mahsulleri Ofisine gittik ve çiftçilerimizim taleplerini ilettik. Mercimeğinde tıpkı buğday gibi alım bandına alınmasını istedik. Onlarda bu talebimizi gayet olumlu karşıladılar. Bu talebimize yanıt 10 gün sonra Ankara merkezden geldi ve söz konusu talebimizi karşılayamayacaklarını bildirdiler. Eğer mercimek TMO’nun alım bandına alınmış olsaydı, çiftçilerin sıkıntıları minimuma inmiş olacaktı. Çiftçilerimizin sıkıntılarını aşılması için öncelikle depolama sistemlerinin oluşturması gerekir. Bunun yanında tabii ki çiftçilerimizin ürünlerini TMO’nun alım bandına girmesi şart. Bunun sağlandığı durumda Mersin’de bulunan aracılara da bir çeki düzen gelecektir. Ayrıca mercimeğe yönelik hükümet tarafında da ciddi bir destekleme yapılmalıdır. Eğer biz mercimek üreticilerini koruyamazsak ithal mercimeğe muhtaç hale geliriz ve dünyanın en kıymetli mercimeğinden oluruz. Bir başka husus mercimeğe yönelik bir tarım politikası belirlenmeli. Mercimek üretimi sunulan desteklerle cazip hale getirilmelidir. Mercimek üreticilerini korumanın bir başka yolu da hasat döneminde mercimek ithalatının durdurulmasıdır. Hasat döneminde ithalat yasaklanmalıdır. Mercimekte dış alım yasaklansın ki Kanada’nın GDO’lu mercimeği iç piyasaya girmesin ki fiyatlar maliyetin altına düşmesin.

 

 

 

Mercimek fiyatlarına müdahale kurumu olmalı

Bir başka önemli husus ise mercimek fiyatları piyasada maliyet fiyatlarının altına düştüğünde buna devletin müdahale etmesidir. Bunun içinde devletin bir müdahale kurumu oluşturulması gerekir.  Eğer çiftçi bir ürünü maliyet fiyatının altında satmak zorunda kalıyorsa burada bir zarar vardır ve bu da çiftçiyi bitirmektedir. Çiftçinin bu zararı yaşamaması için devletin piyasaya müdahalesi olmazsa olmazdır. Nasıl ki merkez bankası dövizin yükselişine müdahale ediyorsa tarım ürünlerinin maliyetinin altında satılmasına da devlet müdahale etmelidir.  

‘100 bin ton mercimek ithal ettik’

Mercimek tohumu 1970’li yıllarda Türkiye’de Kanada’ya gidiyor. Kanada mercimek tohumunu alırken kendi iklimine uygun olarak mercimeğinin tohumuyla oynamıştır. Genetiğiyle oynan mercimek Kanada da üretilerek ülkemiz dâhil dünyanın birçok ülkesine ihraç edilmektedir.  Kanada şuan dünyanın en büyük mercimek ihraççısıdır. Biz Kanada’dan 2016 yılında yaklaşık 100 bin ton mercimek ithal ettik. Biz Kanada’ya dünyanın en kaliteli mercimeğinden 420 bin ton üretiyoruz ve onlardan 100 bin ton GDO’lu mercimek ithal ediyoruz. Tabii ki,  durumun mantıksal bir izahı yoktur ve her şey tamamen piyasanın kar mantığı ile bu hale gelmektedir. Burada olan sadece bizim çiftçimize ve mercimek tüketen vatandaşlarımıza oluyor. Geçtiğimiz yıl 3 TL’ye satılan mercimek 3 ay sonra 2 TL’ye düştü.

‘Bölgemizde yeteri kadar mercimek işleme fabrikasın yoktur’

Çiftçilerin en büyük talebi mercimeğin TMO’nun alım bandına girmesidir. İkincisi burada üretilen mercimeğin burada işlenerek iç piyasaya verilmesidir. Tabii ki bölgemizde yeteri kadar mercimek işleme fabrikasın yoktur. Mercimek işleme fabrikaları ne kadar çoğalırsa vatandaşlarımızın kaliteli,  yerli ve sağlıklı mercimeğe ulaşımı sağlanmış olacaktır. Böylelikle hem çiftçilerimiz daha çok kazanmış olacak hem insanlarımız kaliteli ve sağlıklı mercimeği tüketebilecekler hem de bölgeye ciddi anlamda istihdam sağlanmış olacak. Ayrıca devletin destekleme politikasının gözden geçirilmesi gerekiyor.  Sulu ve kuru tarıma yapılan destekleme oranları yeniden düzenlenmelidir. Bu yapılmadığından zaten kuru tarım yapılan arazide nadas sistemi uygulanmaya başlayacaktır. Çiftçilerimiz bu kadim ve verimli topraklarda çiftçilik yapıyorlar ve yapmaya da devam edecekler, ancak çiftçilerimizin ayakta kalması için hükümetinde gerekli desteği yapması gerekir.

 

 

‘Yeter artık bu zulme bir dur demek lazım’

Son söz olarak şunu söylüyorum bizim mercimeğimizi Kanada’nın zenginleri yemesin, bizim kendi halkımız yesin. Bizde onların GDO’lu mercimeğini yemeyelim. Bizim mercimeğimiz bizim coğrafyamızda kalsın ve halkımız yararlansın. Biz artık en iyi kalite ürünlerin ihraç edilmesinden ve üçüncü kalite ürün tüketmekten bıktık. Yeter artık bu zulme bir dur demek lazım. Emeğini alın terini biz veriyorsak kaliteli ürünü de biz tüketmeliyiz.’’

Ali Abbas Yılmaz / Özel

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Toplum-yaşam Haberleri