'Allah için sevmek, Allah için nefret etmek' ne kadar da kulağa hoş gelen ama hayatımızda çok az yer verdiğimiz bir desturdur. Sevgide ve nefrette Allah'ın rızasını gözetmek, onun razı olacağı şekilde davranmak, Allah’a yakın bir dost olmaktan geçer.
çok nefret biriktirmişiz, nefretimiz gözlerimizi kör etmiş, küçük bir kıvılcım her şeyimizi yakmış yıkmış, külünü savuruyoruz rüzgâra,
Bu kadar ayrı mıydı islam anlayışımız, bu kadar zıt yönler de miydi varmak istediğimiz hedefimiz.
Hani Cemaat, siyaset, mezhep, meşrep, tarikat, amaç değil araçtı. Hani her Müslüman’ın amacı aynı menzile varmaktı, kimi uçakla ile,kimi otobüs,kimi yaya olmak üzere yola koyulmuştu.
Hani kıble bir, kitap bir, peygamber bir, bin tane birimiz vardı. Ne oldu? Bir tane olan bir, doksan dokuza mağlup mu oldu.
Söylenilen hedef mi yanlış? Yoksa yola çıkılan araçlar mı? Hani,'Hubb-i fillah ve buğd-ı fillah'sevmek Allah için ve buğzetmek Allah içindi, yıllarca bu yolun yolcularına kaptanlık yapan ağabeyler, sayınlar, beyler; yalan mıydı?
Bunca yatsı vakitleri geçti de mum sönmedi mi? Şimdi aynı mumla koca bir geçmişi ateşe vermekten çekinmiyoruz. Bu kadar kolaymış koca bir geçmişe kibrit suyu döküp yakmak.
Ne oldu? Nereye gidiyor bu gidişat, bunun muhasebesini yapa dursun yolun genç yolcuları.
Biz hakem olarak Kuran'ı seçelim, hakem taraf tutmaz, gerçeği ortaya çıkarır. Haksızlıkta devam edenleri oyunun dışına atar.
Hakemliğin en zor olanı, İbrahim ile Nemrut arasında ki haksızlığı değil; İbrahim olduğunu iddia eden iki kişi arasına kalmaktır. Aynı forma ile sahaya inenlerin, arasında hakemlik ne zor olsa gerek.Gerçi tek teselli, Kuran'ın hakemliği dünyada ve ahirette haksızı rezil-ü rüsva eder.
Sevgide ve aşırılık ta vasat yol tavsiyesinde bulunan, vahyin ilk muhatabı (AS ), sırf Allah rızası için sevmek,düşmanlık ettiklerine de Allah rızası için düşmanlık etmek gerekliliği konusunda buyurdu ki: "İbadetlerin en kıymetlisi, Allah için sevmek ve Allah için düşmanlıktır. "[Ebu Davud]. Kimi nefretin müsebbibi, dizinizin dibinde ayrılmayan en yakınındır, Ebu Lehep gibi.
İbadetlerimize ve yaşantımıza riya karıştı,iyiliklerimizi içten içe kemirmekte,ibadeti mi terk etmeliyiz yoksa riyadan mı arınmalıyız?. Ne kadar da acımasızmışız, yorganı yakmak la yetinmedik korkularımız ve bencilliklerimiz evlerimizi de ateşe veriyor, küçücük dünya menfaatlerimiz ve nefretimiz bataklıktan kurtaramadıklarımızın sonunu daha da vahim bir hale getiriyor. Farkında mıyız?
Allah (cc) sordu Musa'ya - Ya Musa, benim için ne yaptın?
- Ya Rabbi, senin için namaz kıldım, oruç tuttum, zekât verdim, zikrettim.- ey Musa, kıldığın namazlar, seni Cennete kavuşturacak yoldur, kulluk vazifendir. Oruçların, seni Cehennemden korur. Verdiğin zekâtlar, kıyamette, sana gölgelik olur. Zikirlerin de, o günün karanlığında, sana ışıktır. Bunların faydası sanadır. Benim için ne yaptın?
- Ya Rabbi, senin için ne yapmak gerekirdi?
- Sırf benim için dostlarımı sevip, düşmanlarıma düşmanlık ettin mi?
Musa( AS )Allah’ü Teâlâ için yapılması gereken en kıymetli amelin, Hubb-i fillah ve Buğd-i fillah olduğunu anladı. (Mektubat-ı Masumiyye)
Ne güzel tarif ediyor Allahü teâlâ, Eshab-ı kiramı, "Kâfirlere( hakikatin üstünü örtenlere ) gadab ederler, birbirlerine merhametlidirler"diye (Feth 29).
Mensubu bulunduğunuz, menzile varmak için bir yerine tutunduğumuz araçlarımız için bu kadar vaveyla koparmak ahiret ruhuna ne kadar uygun. Birbirine tahammül etmeyen, birbirinin kusur ve kabahatini bahane eden, birbirlerine karşı baltaları gömdükleri kumdan çıkaran eski dostlar, aynı yolun yolcuları bir birbirinin yüzüne tükürmeyin. Rüzgâr ters eserse mahcup olacağımız kayıt altına alınıyor,zaman, şantaj yapmaz,utandırıyor,yerin dibine batırıyor
Allahü teâlâ, "Benim için birbirini seven, benim için toplanıp dağılan, benim için birbirini ziyaret eden, benim için birbirine yedirip içiren kimseleri severim" buyurdu (.İ.Malik)
Kıyamette Arşın gölgesinde bulunacak yedi sınıf kimseden biri de Allah için birbirini seven, Allah için toplanıp Allah için dağılan kimselerdir.) [Buhari]
Yok mu insanlığın iyiliğini emreden, kötülükten nehyeden, seçilmiş övgüye layık insanlar.
Dur deyin bu kokuşmuşluğa, yozlaşmışlığa, kendini bilmez densizlerin ağzına bir şamar vurup "Bu sizin makam ve mevki hırsınız,it dalaşı kavganız,hak ve hakikat kavgası olmaktan çıktı"
Gençler! Birilerinin yanlışı sizi dinden soğutmasın ‘’diyorsun ya meydan melek yüzlü şeytanlara kaldı.Siyasetin, cinselliğin, makam ve mevkiinin, paranın ve şöhretin şerrinden Allah'a sığınmada ne denli başarılı oluruz onu Allah bilir.
Biz menzile varmaya hevesli olalım, bizi götürecek araç arıza yaparsa yoldan dönmeyi değil, hedefe varma hayalini kuralım, araç ve şoför değiştirmeye gidelim.
Unutmayın! Maskeler düşünce melek yüzlü şeytanlar ifşa olacaklar, yapmamız gereken, haksızlık ve adaletsizlik karşısında gardımızı almak..
Zor ama kolay gelsin usta