Büyük bir korku ve endişeyle başlayıp tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 hastalığının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen insanlığın bir numaralı gündemi olarak ilk sırada yerini korumaktadır.
Elbette bu ölümcül virüsün; sosyal, ekonomik ve eğitimde de çok yıkıcı sonuçları oldu.
Bu pazar 1 milyon 100 bin öğrencimiz LGS'ye girecek.
Bu bir yıllık sürecin nasıl geçtiğini en iyi bilenler kuşkusuz ebeveynler ve öğretmenlerdir.
Düşünsenize en temel hakkınız olan eğitim-öğretim ve sağlığınız arasında seçime zorlanıyorsunuz. Haliyle hepimiz için çok zorlu ve stresli bir yıl oldu.
Öncelikle olayların pozitif tarafını görüp,2021 LGS'deki fırsatlardan bahsetmek istiyorum.
Hatırlayın,4+4+4 sistem değişikliğinden gelen öğrenciler 2020 yılında mezun oldular. Haliyle geçen sene 1 milyon 600 bin öğrenci sınava girdi. Onlara göre de yeni kontenjanlar açıldı.
Bu sene 1 milyon 100 bin öğrenci sınava girecek, dolayısıyla geçen seneye göre 500 bin öğrenci eksilmiş oldu. Bu yönüyle bu yıl sınava giren öğrenciler için büyük bir fırsat olduğunu düşünüyorum.
Bir diğer önemli hadisede bu yılın bir kısmını yasaklarla kapattık. İmkânı olanlar özel okular da veya özel derslerle eksiklerini kapatmaya çalıştılar fakat çoğu öğrenci böyle bir imkâna ne yazık ki sahip olamadı. Bundan dolayı sınav sorularının geçmiş yıllara göre bir tık kolay sorulacağını düşünüyoruz.
Bir konuya daha değinmek istiyorum;
Elbette öğrenci potansiyelinin bu kadar yüksek olduğu bir ülkede seçim yapmak için bir takım sınavlar yapılacaktır. Söylesenize hangi ülkede yeni nesil soru diye öğrenciler Matematik ve Fen Bilimleri derslerinden nefret eder hale gelir?
Hele yayın evlerinin yeni nesil diye çıkardıkları bazı soru tipleri biz öğretmenleri çileden çıkarıyor.
Bizim anlayamadığımız nokta şu;
Amaç öğrencilerin bir kazanımı anlayıp anlamadığını ölçmek mi, yoksa ne amaçla yapıldığı tam olarak belli olamayan, öğrencilere tuzak hazırlayıp onları derse karşı soğutup kendilerini başarısız hissettirmek mi?
Bu konuda yetkililer önümüzdeki seneler için bir çözüm bulmak zorundalar.
Bir diğer hususta 8. ve 12. Sınıf derslerine giren öğretmenler gerçekten çok yoruldular. Gündüzleri yüz yüze eğitim verirken, akşamları whatsap ve diğer sosyal medya platformları üzerinde saatlerce soru çözdüler. Bunun yanı sıra diğer meslektaşlara nazaran sağlıkçılardan sonra Kovid-19 a yakalanma oranı en yüksek olan grup oldu. Ne yazık ki onları üzen bu değil, onları üzen asıl mevzu
Aşı adaletsizliği!
8. ve 12. Sınıflar hep sahada olmalarına rağmen aşı önceliği ilkokul öğretmenlerine verildi. Elbette o öğretmenlerimizin de aşı olma hakkı var. Şuan görünen o ki onlar uzaktan eğitim yapıyor.
Geçen hafta Sayın Ziya Selçuk Bey açıklama yaptı;“aşı randevusu açılan öğretmen sayısı 800 bini buldu” dedi. Acı olan da bu işte bizler hala o sayının içinde değiliz. Sanırım bu gidişle son grup olacağız. Şimdilik gerek kalmadı zaten haftaya LGS ile eğitim öğretimi bitiriyoruz. Bunun ne izahı nede mizahı yazılır…
Son olarak;
Bütün bu olumsuzluklarla beraber olaylara pozitif bakacağız. Bu günün gençliği çok yakın bir gelecekte bizleri yönetecekler. Onların bu emekleri gayretlerine sahip çıkacağız. Temennimiz o ki pazar günü emeklerinin karşılığını almalarıdır. Bu çocuklar bilimin ışığında bizlere iyi bir gelecek hazırlayacaklar ve yine bizleri yarınlara taşıyacaklar.
Bilimle ve esenlikle kalın…