Bu kez Aydın Muğla Milas arası kayalıkların 124 metrekare alan üzerine kurulmuş bir tepedeyim.
Oraya nasıl çıktım ne zaman çıktım neden çıktım bunu ben bile bilmiyorum.
Gözümüzün önündekini görememek, burnumuzun dibini dahi,
sormayın işte.
Kayalıkların üzerindeyim.
Sekizbinyıllık bir tarih var ayaklarımın altında ve uçsuz bucaksız topraklar,
bereketli topraklar.
Yerleşmiş göçmüş tüm halklarına kucak açmış rahmeti şefkati ve anaçlığı bariz belli olan ruh beni de bulup kucakladı işte ve tepedeyim.
Modern zamanların alet edavatları var üzerimde, ne sandınız? Yani
onlarla çıktım bu tepeye.
Tralleis'li Seikilos'un mezar taşına yazdırdığı "Dünyanın İlk Notalı Şarkısı"nı dinliyorum.
Tavsiye ederim yola çıkmadan siz de dinleyin ve yoldayken ve de ordayken tepelerde..
“Işılda henüz yaşıyorken
Gamı tasayı at bir kenara
Hayat çok kısa (hiç bir şeyin seni üzmesine izin verme)
Ve her şey yenik düşerken zamana.”
Kulağıma fısıldadı Seikilos vallah billah,
mezar taşına vasiyet edip yazdırdığı yazıt taşıyla birllikte; yerinde değil.
git bak dedi.
Bulamazsın..!
Kopenhag' a bir gün yolun düşerse ki düşsün, git orda!
Gör bak.
Oysa burda olayım isterdim tam doğduğum bu topraklarda.
Sen beni devamlı dinle.
Sesime kulak ver.
Tıkama kulaklarını da gözünü de.
Latmos'a Rahmet yağsın ve yağacak bir gün eninde, sonunda da..
Hani tüm dağlarına.
Tepelerine.
Dağ da denmiş tepe de ya hani.
Beş Parmak Dağları.
Saydım doğru.
Bir iki üç dördüncüdeyim
ve beş...
"Latmos' a Rahmet Geldi" adlı bir oyunu Berlin'de sergilemek amaçlı, onları sadece davet edecek bir kurum kuruluş şahıs arayışına giren çok duyarlı keyifli bir arkadaş topluluğu tesadüf bana kadar ulaştı.
Birincisi son derece mutlu oldum.
Zira burnumuzun ucunu görmeyecek kadar kör olmuş yanı başımızdakinin sesini duymayacak kadar da sağır olmuşuz artık.
Bu kesin ve bariz.
Biliyorsunuz hep bencillikten yakınırım bomboş şişik egolardan insan egolarından,
Hani aslanların,
Ormanda kükreyen masallarda hikayelerde...
Bildik kükremeler ve kendini beğenmişlik Bir şey olduk afra ve tafraları enerjimizi boşuna harcatan...
Oysa doğru, gerçek kayda değer kıymetlerini sonsuza kadar her ne pahasına olursa olsun yüreklice bedeninde ruhunda taşıyan yüklenen güzel yürekli insanlar da var bu dünyada. Bencillikten uzak halleriyle ve tavırlarıyla iki yıldan beri uğraş verdikleri
“Latmos' a Rahmet Geldi “oyunlarının sahnelenmesi için yine güzel deli yürekli dostların el atmasını beklediğim içindir bu yazıyı kaleme alışım... Oyunun mutfağında bizzat bulunan ve oyunun tanıtım iletişim bilişim her tür organizasyonunu yapan sevgili Canan Hanım'ın da kısa tanıtım yazısını ekliyorum.
Değerlerimiz ve kıymetlerimize bugün değil yarın değil ŞİMDİ sahip çıkmanın fikir ve düşüncesinde olan tüm canlara bin selam olsun...