Hayata attığım adımlarda büyük payı olan, gazetecilikte ustam Ertan Yurttaş’ı rahmetle anarak başlayacağım yazıma. Normal hayatta çok tanımadığım, emin olmadığım birileri küsuratlı rakamlardan söz edince Ertan abi düşer aklıma.
Neden?
Gerek parasal konularda, gerekse başka, başka konularda rakamlarla konuşanlarla, bir de rakamları bol küsuratlarla ifade edenlerle ilgili beni uyarırdı; ‘Yalandır, inanma, bol rakam, bol küsurat yalandır. Karşıdakini inandırmak için taktiktir’ derdi.
Yıllar ilerledikçe, hayatı ve kendimi tanıdıkça, bu tespitin bir kısım insanlar açısından ne kadar geçerli olduğunu gördüm, anladım.
Bu nedenle bende bu alanda böyle bir ‘şüphecilik’ oluştu, oturdu.
Gazetecilik mesleği de ‘şüphecilik’ içeriklidir zaten.
Sınırlarımız içinde ilk defa ‘terörist’ sayısı 200’ün altına, 197’ye düşmüş!
Önceki akşam İç işleri Bakanı rakam telaffuz edince aklıma yıllar öncesinin uyarısı geldi.
Demem o ki;
Bu kadar küsuratlı net rakamın telaffuz edilmiş olmasını hayretle karşıladım.
Fol yok yumurta yok, ortada bu konuyla ilgili tartışma yok.
Kaç kişi kaldı, kalmadı, merak eden de yok.
Aklımıza karpuz kabuğu sokmanın anlamı ne!
200’ün üstünde olunca başka bir durum, altına düşünce başka yeni bir durum mu hâsıl oluyor!
Mahfi Eğilmez'ın Merkez Bankası Başkanlığı yaptığını zannederek eleştiren cahil cühela ‘gazetecilere’ tartışma pası atılıyor belki de. ‘Cahil gazeteciler’ TV ekranlarında teröre karşı nasıl mücadele verildiğine, rakamların nasıl düştüğüne güzellemeler yaparlar artık.
*
Konumuz bu muydu?
Vallahi değildi.
Ülke adına, millet adına, insanlarımız adına üzülüyoruz.
Milleti açlığa susuzluğa mahkûm etmişler, batan batana, İntihar eden edene, evine ekmek götüremeyen, çocuğunu okula gönderemeyen yurttaş sayısı artıyor, yükseliyor.
Ülke batıyor, onlar bizi rakamlara ‘mahkûm’ ediyor, ‘Cambaza bak’ diyorlar.
‘Vatan, Millet, Sakarya’ edebiyatıyla kaybettiklerini toparlayacaklarını zannediyorlar.
Olmaz, olmuyor.
Küsuratlı rakamlar hayatımızın bir parçası değil.
Vatandaş bu ıslığın sesini tanıyor, peşinden gitmiyor, gitmeyecek.
Vatandaş kendi ıslığını çalıyor, aynı sesi çıkarana doğru yürüyor.
Seçime doğru gittiğimizde de, seçim yatırımı olarak, ‘Terörü tamamen bitirdik, sayıyı sıfıra düşürdük’ diyecekler. İktidarın heybesinde başka da malzeme kalmadı, güven ise hiç kalmadı, belli ki hazırlık ‘terör’, ‘terörist’ üzerine.
IŞİD tarafından katledilen Türk askerleri Sefter Taş ve Fethi Şahin’in öldürülmeleri için fetva verdiği öne sürülen IŞİD kadısı Jamal Abdul Rahman Alwi, tutuklandı. Alvi'nin uzun yıllardır Gaziantep'te yaşadığı ve kuşçu dükkânı işlettiği ortaya çıkmıştı.
IŞİD’çiler terörist değil mi?
Onların işlediği cinayetler adli vaka sınıfında mı?
Bu durumla ilgili kim açıklama yapacak?
Kimin sorumluluk alanında bu konu?