Mesut Barzani’nin Türkiye gelişinin altında yatan gerçek Kürt seçmenin ‘Evet’ le buluşturulması amaçlı mı gerçekleşti yoksa normal planlanmış bir buluşmanın denkliği mi?
Bunu net bilemiyoruz. Ancak, bu gezinin yarattığı deprem etkisi artçı sarsıntılarla devam ediyor. Sonuçları itibariyle AK Partiye fayda sağlamadığını görmek, söylemek mümkün.
Barzani’nin Kürtler arasında saygın bir yeri olmasına rağmen Türkiye’deki seçim sonuçlarını etkileyecek bir pratik gücü ve karşılığının olmadığını biliyoruz.
O nedenle AK Parti iktidarının ya da Devlet erkini elinde bulunduran gücün bu konuda gerçek bilgilere sahip olduğunu az çok tahmin etmek mümkün. Ancak, buna rağmen böyle bir buluşmanın referandum arifesinde hayata geçirilmiş olmasının kısmen de olsa fayda sağlayacağı düşünülmüş olabilir.
Gerçek şu ki; Mesut Barzani’nin Türkiye’ye gelişi, AK Parti ile olan yakın diyaloglarının Kürt seçmendeki yansıması ‘EVET’ ya da ‘Hayır’ oylarında bir etkisi olacağı kanaatinde değilim.
Doğu ve Güneydoğu’da, Türkiye’nin diğer coğrafyalarında yaşayan Kürt seçmenlerin tercih noktasında verdiği kararlarda bugüne kadar Barzani etkisi söz konusu olmadığı gibi bundan sonra verilecek kararlarda da böyle bir şeyin mümkün olmadığını çok net ortaya koymakta yarar var.
Buna rağmen denenmek istenmiş ise ‘o da bir umuttur’ diye düşünmekten başka da yapılacak bir şey yok.
Ancak söylenecek bir iki kelime var elbette.
‘Herkesin pazarı kendisi için ‘HAYIR’ lıdır!
‘Herkes kendi pazarından ‘HAYIR’ görsün!
Halkın/halkların açık pazarını görmezden gelenlerin kapalı kapılar ardında yaptıkları pazarlığın sonuçları küçük bir azınlığı kısa süreli mutlu edebilir, büyük çoğunluğun uzun süreli mutluluğunun, özgürlüğünün önüne geçemez.
Görünen o ki; kimse geleceğini, özgürlüğünü belli bir kesime, ideolojiye, ‘Ben ne dersem o olur’ anlayışına teslim etmek istemiyor. Teslim etmek istemeyenler sadece dışarıda olanlar değil, o anlayışı hâkim kılmaya çalışanların mahallesinden, yani içeriden hatta çok içeriden. Asıl belirleyici olanlar da onlar.