DEM Partili belediyeler, yaya geçişlerinde Türkçe yazılan “Önce yaya”nın yanında milyonlarca Kürdün dilinde, Kürtçe “Pêşî peya”yı da yazdı. Aslında dünyanın hiçbir yerinde olmayan, tamamen yerli ve milli olan kayyum garabetinden önceki dönemlerde de trafik kuralları kapsamında hayata geçirilmiş, halk tarafından benimsenmiş bir hizmet olarak biliniyor. Öyle bir gece ansızın caddelere inmiş, memlekete sirayet etmiş bir durum yok, daha önce takdir toplamış, benimsenmiş önemli bir hizmetin yenilenmesi söz konusudur. Sosyal medya dünyasına konumlanmış kalekollerdeki ırkçı, faşist trollerin iftira attığı gibi öyle bölücü, yıkıcı, bilmem neci bir tarafı, gizli saklı bir amacı olmayan, Kürtlerin yoğun yaşadığı şehirlerdeki belediyelerin anadilde hizmet verme ihtiyacından doğmuş, beğeni toplamış, olabildiğince şık bir uygulamadır. Durum bundan ibaret, ötesi hikâye…
*
Ötesi hikaye olsa da bir defa daha Kürdü, Kürtçe’yi düşman bellemiş trollerin aklına uyuldu, memleketin huzurunu bozmaya yeminli karanlık odakların tuzağına düşüldü, bir anda bakanlıklar, valilikler, kaymakamlıklar, adı lazım olmayan koca koca kurumlar ivedilikle devreye sokuldu. Gecenin bir vaktinde zırhlı araçların desteğindeki bölük bölük kolluk gücü, bilmem ne kuvetti elde boya bidonları, boy boy fırçalar yıldırım hızında harekete geçirildi, Diyarbakır’ın, Van’ın, Mardin’in ve daha birçok il ve ilçenin tüm cadde ve bulvarlarındaki yaya geçitlerine aydınlık veren, her Kürdün, hatta memeleketin her vicdanlı yurttaşının biricik dileği olan barış ortamına ve demokratik yaşama vesile olması gereken güzelim “Pêşî peya”lar etkisiz hale getirildi. Sorun hal oldu mu, hayır. Sosyal medyanın zebanileri olarak bilinen troller, kendi pis çukurlarında debelenip dursalar da “Pêşî peya”ların kökü kazılamadı, cadde ve bulvarlarımızdan sökülüp atılamadılar, her biri birer direniş odağına dönüştü, günün aydınlanmasıyla yeniden cadde ve bulvarlarımıza, elbette tüm yaya geçitlerimize can vermeye başladılar…
*
Neymiş, Kürtçe “Pêşî peya” yazısı standart dışıymış. Şimdiye kadar duyduğum en utangaç, belki de en saçma yasaklama gerekçesi demeliyim resmi ağızlardan çıkan, dahası belediyelere yazılan resmi yazışmalardaki bu argümana. Ayıp ya, bari ayakları yere basan bir gerekçe uydurulsaydı. Mesela, “Eşitlik, özgürlük, hak, hukuk, demokrasi falan büyük bir palavradır, bu ülkede Kürde, Kürtçe’ye dair her şey yasak, her şey suç unsuru…” denilseydi. Yok, Kürtçe adı anılmadan, harammış gibi ağza alınmadan Kürtçe yazı standart dışı denilecek. Milyonlarca insanla bu kadar ucuzca dalga geçilemez, aklıyla alay edilemez, dahası milyonlarca insana bu kadar açıktan hakaret edilemez, yapmayın. Kürt halkının politik kapasitesi bu çapsızlığı çoktan aşmıştır, anlamını yitirmiş bu safsataları, hikâyeden gerekçeleri belleyeli çok oldu, neyin ne olduğunu çok iyi biliyor, söylenenlerden, söylenmeyenlerin yâda söylenemeyenlerin farkındadır, dahası bilincindedir. Boş yere insanları yormayın, kendinizi de kandırmayın, yazıktır…